ÖZAL’a SUİKAST ve YAZICIOĞLU
ÖZAL’a SUİKAST ve YAZICIOĞLU
10 Kasım 2012 - Angara
Bu gün erken saatlerde “Hüseyin Gazi”
eteklerinde ki evinde ziyaret ettiğimiz bir Muhsin Yazıcıoğlu sevdalısı,
“ Muhsin Beyi harcadılar “ diyerek “ Muhsin bey, ‘Beni öldüreceksiniz’ diyor. Ama helikoptere de
bindiriliyor.. Parti yetkilileri dâhil her yerde tüm ilgililere soruyorum ‘ o
helikopteri kim kiraladı. Parasını kim verdi..? Kimse bu soruma cevap
vermedi/ vermiyor.. Bunlar bilinse düğüm çözülecek ‘ diye
dert yanıyordu…
Oradan gelince internetin başına geçerek sanal mekanları geziyorum..
Gülay
GÖKTÜRK,“ Bugün Gazetesi'ndeki Özal "1 numara"yı
öğrendi mi?” başlıklı yazısında; “Adli Tıp Kurumu'nun ön raporu Özal'ın zehirlendiği gerçeğini
ortaya koyuyordu” diyerek
“
Özal'ı zehirleyenlerin kim olduğunu öğrenene kadar huzur bulmamamız gerekiyor.
Üstelik bizim elimizde, bu suikastı aydınlatmak için başlangıç noktası olabilecek çok önemli bir olay var: Kartal Demirağ suikastı” diye yazıyor.
Ve
Üstelik bizim elimizde, bu suikastı aydınlatmak için başlangıç noktası olabilecek çok önemli bir olay var: Kartal Demirağ suikastı” diye yazıyor.
Ve
“Özal,
bu suikastı özel olarak araştırtmış ve önemli sonuçlara varmıştı. Evet, o
kendisini öldürtmek isteyeni öğrenmişti. Ama anlaşılan o kadar dehşetengiz
bilgilere ulaşmıştı ki, bu bilgilerin açıklanmasının yaratacağı siyasi
depremden çekindiği için susmuş ve çevresindekilere de bu konunun üstüne
gitmeme kararı aldığını söylemişti.
Özal Ergenekon'la burun buruna geldi.
Özal Ergenekon'la burun buruna geldi.
Şimdi,
bugün sahip olduğumuz bilgilerle olaya tekrar baktığımızda, Özal'ın o
incelemenin sonucunda o zamanki adıyla derin devletle, bugünkü adıyla Ergenekon
örgütüyle burun buruna geldiğini tahmin etmek zor değil” diyerek derin yapılara dikkat çekiyor…
18 Haziran
1988’deki o suikastı kim niye yaptırmıştı, bilemem…
Fakat
bildiklerim ve gördüklerimde var…
Bu
vesile ile paylaşmak istiyorum…
Kartal
Demirağ’ın rahmetli Özal’a “kurşun” sıktığı o kongreyi bende
salonda izledim.
Bazı
ilginçliklerle karşılaştım…
1.
Anavatan Partisi’nin (ANAP) Ankara Atatürk Spor Salonu’ndaki ikinci olağan
kongresinin yapıldığı salonun bahçesinde Alaca’da Şehit Nedim Tuğaltay
Ortaokulu’ndan arkadaşım Ayhan’ın babası ve ilkokul öğretmenliği
yapan “Haydar “ ağbi ile karşılaştım…
Yıllar
sonraki bu karşılaşmada arkadaşım Ayhan’ın “polis olduğunu” söyleyerek
kendisinin de “Ankara – Keçiren’e yerleştiğini” söyledi.
Birlikte
salona girip, Sosyal Güvenlik bakanlığı da yapan bayanın oturduğu
yerin - protokol locası – üstüne gelen “iyi” bir
yerden yer bulup yan yana oturduk..
Hınca
hınç dolu koca salon Özal’ı dinliyoruz. Özal; ““Hayalî ihracatçılarla, yem
borusu kesilenlerle, devleti soyan kaçakçılarla mücadelemiz devam edecek… O
zaman buyur kardeşim…” derken beklenmedik “ses” geldi.
Arkasından da muazzam gürültüyle silah sesleri… Herkes olduğu yere yattı.
- Sıra sıra dizili koltukları siper edip -Bizde öyle yaptık. Üstümde Haydar hoca,
onun üstünde de başka biri var. Tehlike ne kadar büyük olursa olsun
insan hadisenin akışına uyarak normalleştiriyor.. Kendimi daha bir
“güvende” görmüş olacağım ki yapılan silah atışlarını ima
ederek “Hocam, bildiğin duaları” oku diye nükte yapıyorum..
Yattığımız yerden sabit koltuklar arasından kısmen salon görülüyor.
Görebildiğimiz alanda herkes yatmış.. Çok az sayıda insan ayakta ve bir kişi
yuvarlanıyor..
Bu
arada protokol bölümü tam önünde yatan, üstü gazete kapalı sanki insan vardı.
Bu hiçbir yerde yer almadı. Ancak bunca yıl geçmesine rağmen hala hafızamda…
- Erkal
Zenger’in anonsu ile millet dağılmadı… Salonda panik yaşanarak katliama
dönüşmedi. Herkes onca olaya rağmen hiçbir şey yok gibi yerine oturdu. Özal,
yine kürsüde… Meşhur “ “Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka alacak
yoktur. Biz de O’na teslim olmuşuzdur “diye başlayarak konuşmasına devam
ediyor…
-
Daha sonra ise “Salon aranmak üzere” kongreye yeniden başlamak üzere ara
verileceği ve salonun boşaltılması gerektiği” açıklanıyor. Millet sükûnet
içinde salonu boşaltıyor.
2-
Salondan protokol bölümü üst girişten çıkıyoruz. Yanımda ANAP amblemini çizen
“çilli ve sarışın” bir bayan ( Serpil hanım ) var. Stadın
salondan çıkıp serbest bölümünde ilerlerken dışarıda güvenlikle sorumlu
polislerden biri “içerde neler oluyor?” sorusunu yöneltti… Güvenliğimizden
sorumlu birinden gelen bu soru çok garibimize gitti.. Serpil hanım; “Ne olacak
insanlar birbirini öldürüyor” diyerek “Kıyamet kopuyor. Sen uyu”
der gibi kızarak cevapladı. Her ikimiz de bu soruya hayretimizi gizlemedik.
O
gün bu gün düşünürüm “Nasıl oluyor da “polis”in onca yaşanan hadiselerden
haberi yoktu..?
3–
Kongre salonunda arama bitip tekrar içeri girdiğimizde şu an ismini
hatırlayamadığım batı illerimizden birinin il başkanı olan sarışsın bir adam
konuşmaya başladı.
Konuşmasında,
Fatih Sultan Mehmed’den Mustafa Kemal’e “Devlet adamlarını
koruyamadığımız” konusunda uzun bir konuşma yaptı..
O gün
bu gün hala bu işi çözemedim. Kim böyle bir konuda konuşan bu adamı nasıl
bulmuştu… Bu adam ne zaman bu konuda çalışıp, konuşur hale gelmişti. Suikast ve
bu konuda konuşmak nasıl bir tesadüf idi?
4 –
Yıllar sonra Akçakoca’ya gittim..
Orada
kiminin meczup olarak bildiği ve vefat edince “evliya” olduğunu
öğrendiklerinden Evliya Camii bahçesine defnedilen Mustafa Şaban isimli zatı
duydum. Bu zatı bilenlerinden sorup araştırırken yoldaki izler bizi Angara’ya
ulaştırdı.
Mustafa
Şaban’ı ararken Özal’a denk geleceğim aklıma gelmezdi.
İlginçtir..
Angara’da
..
Özal’ın
yakından bildiği dostlarından ( dr. Emin Acar) birinde; “Seni
öldürecekler dikkat… Allah’ın ipine sarıl”şeklinde “ ikaz ettiği ve “Kartal
Demirağ Suikastı”ndan çok önce Özal’a yazdığı mektup
diye iddia edilen bir yazı göstereceklerdi..
”Dünya’ya,
insanlara meyletmediği söylenen, dünyalık derdi olmadığı bilinen bir kişinin “cumhurbaşkanlığı
makamı” ile ilgilenmesi garibimize gittiği söylenince “O, kendi ve
dünyalıkla ilgili değildi. Fakat insanları etkileyen toplumsal hadiselere
de ilgisiz değildi. O yüzden Özal’ı ikaz etti “ diye açıklama yapacaklardır…
Necati Çavdar
…………..
Kaynak:
http://gundem.bugun.com.tr/ozal-1-numarayi-ogrendi-mi-yazisi-211453
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder