Kim Kimi Yargılayacak? Albümü
Kim Kimi Yargılayacak?
15 Temuz darbesini yapan “Yurtda Sulh Konseyi “ nihayet mahkeme önüne çıkarılaya başlanış..!
Ziya Paşa merhum;
“
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde
”
diyor.
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz’ün imza koyduğu “Bilinmeyen Osmalı” kitabının tanıtımı yapılıyor.
EGO, Sponsor...
Davet etmişler gittik..
Yemekli,tanıtımın yapıldığı salona vardığımızda ön masalar “protokol”diye ayrılıp, oturacak olanların isimleri masalara konmuş.
Eee içeri girenler “Deli- Divane “olunca.
İstediğimiz masaya geçip oturduk.
Gariban “görevliler” gelerek ezile büzüle;
- “Efendim, bu masa . şey.. “Protokole ait” demeye çalıştılar..
Ama karşılarındakiler..
Hüseyin Üzmez...
Selami Çekmegil..
Ve
Necati Çavdar.....
Üzmez, “Biizm olduğumuz yerde protokolda, portakalda olmaz” demez mi?
Yapacak bir şey yok.
Geçip saç yağı şeklinde oturduk..
Önümüzdeki iismleri yan masalara attık
Biraz sonra da diğer isimleri yazılı kişiler..
Bülent Arınç.
Mehmet Elkatmış ve diğerleri..
Herkes yerini alıp da “merhaba “lar dönemi geçtikten sonra.
Selami Ağbi, bana bakarak hem işaret ediyor hem de;
- “Necati, Hüseyin Ağbi ne diyordu?” Diye sorarak lafı açmamı istiyor..
Ziya Paşa merhum;
“
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde
”
diyor.
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz’ün imza koyduğu “Bilinmeyen Osmalı” kitabının tanıtımı yapılıyor.
EGO, Sponsor...
Davet etmişler gittik..
Yemekli,tanıtımın yapıldığı salona vardığımızda ön masalar “protokol”diye ayrılıp, oturacak olanların isimleri masalara konmuş.
Eee içeri girenler “Deli- Divane “olunca.
İstediğimiz masaya geçip oturduk.
Gariban “görevliler” gelerek ezile büzüle;
- “Efendim, bu masa . şey.. “Protokole ait” demeye çalıştılar..
Ama karşılarındakiler..
Hüseyin Üzmez...
Selami Çekmegil..
Ve
Necati Çavdar.....
Üzmez, “Biizm olduğumuz yerde protokolda, portakalda olmaz” demez mi?
Yapacak bir şey yok.
Geçip saç yağı şeklinde oturduk..
Önümüzdeki iismleri yan masalara attık
Biraz sonra da diğer isimleri yazılı kişiler..
Bülent Arınç.
Mehmet Elkatmış ve diğerleri..
Herkes yerini alıp da “merhaba “lar dönemi geçtikten sonra.
Selami Ağbi, bana bakarak hem işaret ediyor hem de;
- “Necati, Hüseyin Ağbi ne diyordu?” Diye sorarak lafı açmamı istiyor..
Ben yanımda oturan Mehmet Elkatmış’a nezaketen duymmazlıktan gelerek oralı olmuyorum..
Fakat, Selami ağbi ısrralı..
Bu ısrar üzerine
Hüseyin ağbi,
“Yahu ne öyle kaş göz ediyorsunuz?
Açık söyleseniz ya...
Selami, geçenki yazımı mı soruyor?
Ne demişiz?
Yalan mı” diye lafa girip , devam etti:
Hakikatten samimi konuşuyorum.. Mehmet bey(Elkatmış) Evliya gibi adam.. Susurlukçular her türlü kötü işi bilen ve yapan kişiler. Böyle bir kişiyi Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı yapılınca dedim /yazdım ki bu işi çözmemek, aydınlatmamak için Elkatmış, tercih edilmiş.. Şayet işi sonuçlandırmak isteseydiler Elkatmış değilde o işleri bilen biri getirilmeliydi”
Elkatmış, kıpkırmızı...Ses seda yok.
Biz doğru, o işi çzömek için o tür işlerden anlayan fitne fücür biri olmalıydı derken , Arınç, konuşmayı farklı bir alana çekerek Elkatmış’ı elimizden kurtardı. .....
Hakikaten de Elkatmış, gibi sakin edepli bir adamın başkan olduğu Meclis Susurluk olayını araştırma komisyonundan elle tutulur bir şey çıkmadı.
.............
Aynen öyle...
Bu darbe belası davasıda normal bir dava değil.
Klasik hukuk tahsili yapmış. Düzgün yaşamış, doğru davranmış mahkeme heyeti, nasıl işin içinden çıkacak?
Çünkü karşıda;
Her türlü dalavere çeviren.
Yalancı, takiyeci,sahtekar...
Gerektiğinde kan dökmekten çekinmeyen katiller sürüsü..
Eğer sonuç almak, hakikate ulaşmak isteniyorsa mahkeme düzeni, klasik metotla mümkün değil...
Mahkeme Başkanı, hukuk tahsili yapmış ama mutlaka o karanlık gecede DARBECİlere karşı tavır alarak sokağa çıkma cesareti göstermiş biri olmalı..
Keza savcı da öyle...
Darbe gecesi, acaba ne olacak diye bekleyen.. hangi duruma uygun vaziyet alayım diye düşünen tatlı su balıklarından hayır gelmesi mümkün değil.
Ayrıca;
Zanlılar;
1. Şehit aileleri
2. Darbeye karşı duran, silahlara göğsünü siper eden kişiler
3. Darbecilerin silah arkadaşlarından darbeye karışmamış profesyonellerden
seçilecek bir komisyon ve halk jürüsü tarafından sorgulanmalı..
Darbeye karşı sokağa çıkma cesareti gösteren “Hukukçu” başkan ise ortaya çıkan durumu Hukuk çerçevesinde değerlendirmeli.
Aksi halde mahkeme ayağı essik ve topal kalacaktır...
Sonuç; hukuki olabilir ama ADALET çıkmaz..
Acilen bunun için düzenleme/yasal zemin oluşturulmalı.
Bu yapılmayacaksa “kör tutuğunu...” meselesinden öte havanda su dövmekten başka ne beklenebilir ki...
Fakat, Selami ağbi ısrralı..
Bu ısrar üzerine
Hüseyin ağbi,
“Yahu ne öyle kaş göz ediyorsunuz?
Açık söyleseniz ya...
Selami, geçenki yazımı mı soruyor?
Ne demişiz?
Yalan mı” diye lafa girip , devam etti:
Hakikatten samimi konuşuyorum.. Mehmet bey(Elkatmış) Evliya gibi adam.. Susurlukçular her türlü kötü işi bilen ve yapan kişiler. Böyle bir kişiyi Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı yapılınca dedim /yazdım ki bu işi çözmemek, aydınlatmamak için Elkatmış, tercih edilmiş.. Şayet işi sonuçlandırmak isteseydiler Elkatmış değilde o işleri bilen biri getirilmeliydi”
Elkatmış, kıpkırmızı...Ses seda yok.
Biz doğru, o işi çzömek için o tür işlerden anlayan fitne fücür biri olmalıydı derken , Arınç, konuşmayı farklı bir alana çekerek Elkatmış’ı elimizden kurtardı. .....
Hakikaten de Elkatmış, gibi sakin edepli bir adamın başkan olduğu Meclis Susurluk olayını araştırma komisyonundan elle tutulur bir şey çıkmadı.
.............
Aynen öyle...
Bu darbe belası davasıda normal bir dava değil.
Klasik hukuk tahsili yapmış. Düzgün yaşamış, doğru davranmış mahkeme heyeti, nasıl işin içinden çıkacak?
Çünkü karşıda;
Her türlü dalavere çeviren.
Yalancı, takiyeci,sahtekar...
Gerektiğinde kan dökmekten çekinmeyen katiller sürüsü..
Eğer sonuç almak, hakikate ulaşmak isteniyorsa mahkeme düzeni, klasik metotla mümkün değil...
Mahkeme Başkanı, hukuk tahsili yapmış ama mutlaka o karanlık gecede DARBECİlere karşı tavır alarak sokağa çıkma cesareti göstermiş biri olmalı..
Keza savcı da öyle...
Darbe gecesi, acaba ne olacak diye bekleyen.. hangi duruma uygun vaziyet alayım diye düşünen tatlı su balıklarından hayır gelmesi mümkün değil.
Ayrıca;
Zanlılar;
1. Şehit aileleri
2. Darbeye karşı duran, silahlara göğsünü siper eden kişiler
3. Darbecilerin silah arkadaşlarından darbeye karışmamış profesyonellerden
seçilecek bir komisyon ve halk jürüsü tarafından sorgulanmalı..
Darbeye karşı sokağa çıkma cesareti gösteren “Hukukçu” başkan ise ortaya çıkan durumu Hukuk çerçevesinde değerlendirmeli.
Aksi halde mahkeme ayağı essik ve topal kalacaktır...
Sonuç; hukuki olabilir ama ADALET çıkmaz..
Acilen bunun için düzenleme/yasal zemin oluşturulmalı.
Bu yapılmayacaksa “kör tutuğunu...” meselesinden öte havanda su dövmekten başka ne beklenebilir ki...
Necati Çavdar
22 Mayıs 2017/ ahimesut/Alsancak
22 Mayıs 2017/ ahimesut/Alsancak
//////////////////
Ziya Paşa ‘ın Terkib-i Bend ve Terci-i Bend’i
Ziya Paşa ‘ın Terkib-i Bend ve Terci-i Bend’i
1. Cehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde?
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde.
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde.
2. Bir reng-i vefâ var mı nazar kıl şu sipihrin,
Ne leyl ü nehârında, ne şems ü kamerinde.
Ne leyl ü nehârında, ne şems ü kamerinde.
3. Seyr etdi hevâ üzre denir taht-ı Süleyman,
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde.
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde.
4. Hür olmak eğer ister isen olma cihânın
Zevkinde, safâsında, gamında, kederinde.
Zevkinde, safâsında, gamında, kederinde.
5. Cânân gide, rindân dağıla, mey ola rîzân,
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde!
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde!
6. Hayr umma eğer sadr-ı cihân olsa da bi'l-farz,
Her kim ki hasâset ola ırk u güherinde.
Her kim ki hasâset ola ırk u güherinde.
7. Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim,
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde.
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde.
8. Onlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât,
Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde.
Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde.
9. Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.
10. Ben her ne kadar gördüm ise ba'zı mazarrat,
Sâbit-kademim yine bu re'yin üzerinde:
Sâbit-kademim yine bu re'yin üzerinde:
İnsana sadâkat yakışır görse de ikrâh;
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah.
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah.
Günümüz Türkçesi:
1. Dünyanın altınında ve gümüşünde acaba ne güzellik, ne saadet var? İnsan hepsini bırakır son seferinde(ölünce).
2. Bak, vefadan eser var mı şu gökyüzünün gecesinde gündüzünde, ne de güneşinde ayında!
3. Denir ki, Hz. Süleyman'ın tahtı gökyüzünde uçtu. Şimdi o saltanatın yerinde yeller esiyor.
4. Eğer özgür olmak istersen; dünyanın zevkinden, sefasından, gamından ve kederinden vazgeç.
5. Sevgili gitmiş, en iyi dostlar dağılmış, şarap dökülmük; böyle gecenin sabahından hayır umulur mu?
6. Soyunda sopunda ve cevherinde cimrilik, alçaklık olan kişiden, dünyanın en itibarlı mevkisinde olsa bile hayır bekleme.
7. Nice müneccim, falcı gökte ilginç yıldızları arar. Lakin gafleti yüzünden, yolunun üstündeki kuyuyu bile göremez.
8. Onlar ki boş konuşmalarla dünyaya düzen verdim sanarlar. Lakin bin türlü tembellik bulunur şahıslarında.
9. Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz. Kişinin aklının büyüklüğü ancak yarattığı eserlerde görünür.
10. Ben ne kadar gördümse de bazı zararlar, ziyanlar; kararlıyım yine bu düşüncemin üzerinde:
Vasıta Beyti: İnsan iğrençlik, kötülük görse de ona sadakat yakışır. Yüce Allah doğruların yardımcısıdır.
*** Ziya Paşa'nın Terkib-i Bendinden Unutulmaz Beyitler ...
edebiyatogretmenii.blogcu.com/ziya-pasa-nin-terkib-…/4529535
2. Bak, vefadan eser var mı şu gökyüzünün gecesinde gündüzünde, ne de güneşinde ayında!
3. Denir ki, Hz. Süleyman'ın tahtı gökyüzünde uçtu. Şimdi o saltanatın yerinde yeller esiyor.
4. Eğer özgür olmak istersen; dünyanın zevkinden, sefasından, gamından ve kederinden vazgeç.
5. Sevgili gitmiş, en iyi dostlar dağılmış, şarap dökülmük; böyle gecenin sabahından hayır umulur mu?
6. Soyunda sopunda ve cevherinde cimrilik, alçaklık olan kişiden, dünyanın en itibarlı mevkisinde olsa bile hayır bekleme.
7. Nice müneccim, falcı gökte ilginç yıldızları arar. Lakin gafleti yüzünden, yolunun üstündeki kuyuyu bile göremez.
8. Onlar ki boş konuşmalarla dünyaya düzen verdim sanarlar. Lakin bin türlü tembellik bulunur şahıslarında.
9. Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz. Kişinin aklının büyüklüğü ancak yarattığı eserlerde görünür.
10. Ben ne kadar gördümse de bazı zararlar, ziyanlar; kararlıyım yine bu düşüncemin üzerinde:
Vasıta Beyti: İnsan iğrençlik, kötülük görse de ona sadakat yakışır. Yüce Allah doğruların yardımcısıdır.
*** Ziya Paşa'nın Terkib-i Bendinden Unutulmaz Beyitler ...
edebiyatogretmenii.blogcu.com/ziya-pasa-nin-terkib-…/4529535
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder