Üç Nal
ve
Orhan Veli
Şinasi Baray, ailesinden kalma iki katlı eski evini düzenleyip 1946’da restorana çevirir.
Alt kat Baray’ın ailesinin yaşadığı dönemde ahır olarak kullanıldığı için de mekânın adını Üç Nal koyarlar.
Ankara’nın Ulus semtinde Konak Sokakta yer alan meyhane,
Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Can Yücel gibi pek çok ismi ağırlar.
Burası kapağında üç nal çakılı şeref defteri ile de ünlüdür.
Karikatürist Ratip Tahir Burak “
İş dördüncü nalla, bir ata kaldı… Bir de meydana!..” satırlarını, bir karikatürle deftere ekleyince, Orhan Veli de dayanamayıp meyhanenin duvarına, “Üç Nal’a gelen, dörtnala gider” yazar. Ünlü şair o zamanlar bir gece buradan çıkıp belediyenin açtığı çukura düştüğünde, ölüme dörtnala gideceğini elbette düşünmemiştir. ( alıntı: https://listelist.com/edebiyatcilarin-ugrak-yeri-mekanlar/)
///////////////////////////////////
Günlerden bir gün,
“İş dördüncü Nalla bir ata kaldı,
bir de meydana!”
diye yazmıştı, Ratip Tahir Burak... çiziktirdiği
“Üç Nal Lokantası” Şeref Defteri’nin sarı sayfalarına...
Üç Nal Lokantası, 50’li yıllarda Ankara’nın Ulus semtinde Anafartalar Caddesi’nden Kaleye doğru giderken solda Gima Binasının yerinde bir zamanlar var olan Atatürk Orman Çiftliği Süt Ürünleri Mağazasının arkasındaki Konak sokakta yer alan, batı tarzına daha yakın, bayanların bile gelip içki içebildikleri ender mekanlardan birisiymiş. Müdavimleri daha çok yazarlar ve sanatçılarmış, Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Cahide Sonku, İbrahim Çallı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Can Yücel gibi... müdavimler arasında, işletmenin sahibi Şinasi Baray'ın Ankara Lisesi’nden arkadaşı olan Orhan Veli Kanık da varmış.
“İş dördüncü Nalla bir ata kaldı,
bir de meydana!”
diye yazmıştı, Ratip Tahir Burak... çiziktirdiği
“Üç Nal Lokantası” Şeref Defteri’nin sarı sayfalarına...
Üç Nal Lokantası, 50’li yıllarda Ankara’nın Ulus semtinde Anafartalar Caddesi’nden Kaleye doğru giderken solda Gima Binasının yerinde bir zamanlar var olan Atatürk Orman Çiftliği Süt Ürünleri Mağazasının arkasındaki Konak sokakta yer alan, batı tarzına daha yakın, bayanların bile gelip içki içebildikleri ender mekanlardan birisiymiş. Müdavimleri daha çok yazarlar ve sanatçılarmış, Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Cahide Sonku, İbrahim Çallı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Can Yücel gibi... müdavimler arasında, işletmenin sahibi Şinasi Baray'ın Ankara Lisesi’nden arkadaşı olan Orhan Veli Kanık da varmış.
Şinasi Baray ve bir arkadaşı |
Şinasi Baray, aileden kalma iki katlı eski bir Ankara Evini düzenleyerek oluşturmuşmuş meyhaneyi, alt kat ailenin yaşadığı dönemde ahır olarak kullanılmaktaymış ve bu nedenle Şinasi Baray Lokantanın adını “Üç Nal” koymuş. 1957 yılında Ulus Bölgesi yeniden planlanırken 1960’lı yılların başında Konak Sokak ve önündeki Çiftlik Süt Ürünleri mağazası yıkılıp ve Gima binası inşaa edilirken, Konak sokak ve dolayısıyla “Üç Nal Lokantası” da yıkılarak Ankara kent belleğine bir anı olarak gömülmüş.
“Üç Nal Lokantası”nın açılış ilanı 19 mayıs 1946’da Ratip Tahir Burak’ın da çalıştığı Ulus gazetesinde yayınlanmış.
16 Haziran 1946’da da Ülkü dergisi’nde Orhan Veli Kanık’ın kaleme aldığı şöyle bir tanıtım yazısı yer almış:
“Şinasi hem sanatkar hem de okur yazar bir insan olduğu için lokantasını sanatkarlarla okur yazarların sık sık gidecekleri, gittikleri vakit de zevkle oturacakları bir yer olarak tertipledi. Her giden hoşlanıyor. Ben de onlardanım. Salonun türlü süsleri arasında zaman zaman mısralara yahut da bazı mısraların anlamlarına rastlıyorsunuz.”
Orhan Veli’nin bahsettiği gibi Üç Nal’ın duvarları ve süslemelerin arası gelen müşterilerin yazdığı yazılar ve çizdikleri resimlerle zaman geçtikçe dolmuş, Şinasi Baray da insanların yazabilmeleri için kapağında üç nal çakılı bir “Şeref Defteri” hazırlamış. Meyhane müdavimlerinin notlar düştüğü, şiirler yazdığı, resimler çizdiği bu deftere günlerden bir gün Ratip Tahir Burak da “İş dördüncü nalla, bir ata kaldı...Bir de meydana!..”satırlarını eklemiş çizgileriyle birlikte, defterin içerisindeki diğer sanatçıların şiirlerinin, karikatürlerinin ve çizgilerinin arasına.
“Üç Nal”da “dörtnal” söylemine Orhan Veli Kanık da katılmış, günün birinde meyhanenin duvarına, “Üç Nala gelen, dört nala gider” yazmış. 10 Kasım 1950 tarihinde “Üç Nal”a son kez geldiğinde, oteline gitmek üzere, kendi deyimiyle “dörtnala” çıkmış ve Belediyenin açtığı bir çukura düşmüş, içkili olduğu için alkol komasına girdiği düşünülmüş, aslında beyin kanaması geçirdiği acı gerçeği ancak dört gün sonra vefat ettiğinde anlaşılabilmiş.
◆◆◆
Alıntı:
http://lcivelekoglu.blogspot.com.tr/2013/10/tarihten-bugune-dusen-notlar-28-ekim.html
//////////////////////////////////////
Üç Nal Lokantası
Üç Nal lokantası, “Kürdün Meyhanesi” ile kıyaslandığında batı tarzına daha yakın bir görünüme sahipti. Dönemin Ankara’sında bayanların da gelip içki içebildikleri ender yerler arasındaydı. Müşteri profili açısından “Kürdün Meyhanesi”ne devam eden yazar ve sanatçıların hemen hepsinin buranın da müdavimi oldukları söylenebilir. Bu isimlere Azra Erhat, Sabahattin Eyuboğlu, Cahide Sonku, İbrahim Çallı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Can Yücel de eklenebilir. Üç Nal Lokantası’nı Orhan Veli’nin Ankara Lisesi’nden arkadaşı Şinasi Baray’ın açtığı biliniyor. Birlikte çektirdikleri bir fotoğraftan hareketle Melih Cevdet Anday’ın;
“Dört kişi parkta çektirmişiz
Ben, Orhan, Oktay bir de Şinasi”
dizelerinde adını andığı Şinasi Baray, lokantayı ailesine ait iki katlı eski bir Ankara evini düzenleyerek oluşturmuş. Evin alt katını, Şinasi Baray’ın babası önceden ahır olarak kullanıyormuş. “Üç Nal” adı buradan geliyor. Üç Nal Lokantası, Ulus’ta eskiden şehrin modernleşen yüzünü yansıttığı için ‘Yeni Hayat Mahallesi’ olarak adlandırılmış olan mahallede yer alıyordu.
Gelelim meyhanenin yerine
Meyhaneye ulaşabilmek için, Ulus Meydanı’ndan Ankara Kalesi’ne doğru devam eden eskiden Karaoğlan Caddesi (şimdiki Anafartalar Caddesi) adıyla bilinen caddeden yukarı doğru çıkmak gerekiyor. Caddenin sol taraftaki başlangıcında Taşhan (Hotel Angora) adı ile bilinen Ankara’nın eski hanlarından biri bulunuyordu. Taşhan sonradan yıkıldı ve yerine 1938 yılında Sümerbank binası yapıldı. Taşhan’dan sonra Yeni Sinema vardı. İçinde Mustafa Kemal’e ayrılmış Reisicumhur locası da bulunan sinema 1956 yılında yıkıldı. Biraz daha ilerlendiğinde 17. yy yapısı olan Zincirli Cami’nin yanından geçilmektedir. Cami geçildikten sonra soldan ayrılan cadde Hükümet Caddesi’dir. Bu caddenin bir ucu eski hükümet meydanına diğer ucu Hacı Bayram Camisi’ne kadar çıkar. Hükümet Caddesi’nin karşı köşesinde eskiden ‘Gazi Orman Çiftliği Süt Ürünleri Satış Mağazası’ bulunuyormuş. Hükümet Caddesi’ni geçtikten hemen sonra gelen ilk sokak Konak Sokak adı ile biliniyordu. Konak Sokak kısa ve dar bir sokaktı. Üç Nal Lokantası Konak Sokak’tan girilince Süt Ürünleri Satış Mağazası’nın arkasına gelecek şekilde konumlanmıştı. 19.05.1946 tarihli Ulus Gazetesi’nde yer alan açılış ilanında adres olarak Anafartalar Caddesi, Konak Sokak gösterilmiş.
1957 yılında Ulus bölgesi yeni bir planla tekrar düzenlendi. Bu plan uyarınca çeşitli kamulaştırmalar, yeni yollar ve yeni çarşılar planlandı. 1960’lı yılların başlarında Süt Ürünleri Satış Mağazası’nın yerine Ulus Gima binası yapıldı. Gima binasını çocukluğumdan hatırlıyorum. (Ankara’nın ilk yürüyen merdivenli süpermarketi olan bu bina 2001 yılında Carrefour’a satıldı ve kapandı) Gima yapılırken Konak Sokak iptal edildi. Üç Nal Lokantası da bu düzenlemeler sırasında tarihe karıştı. Kent kimliğini oluşturan birçok binanın sorumsuzca yok edildiği Ankara’da, eski bir meyhane kimin umurunda olur ki…
“Üç Nal’a gelen, dört nala gider”
19 Mayıs 1946 tarihli Ulus Gazetesi’nde açılış ilanı yer alan Üç Nal Lokantası’nın, 16 Haziran 1946 tarihli Ülkü Dergisi’nde Orhan Veli tarafından yazılmış bir tanıtım yazısı bulunuyor. Orhan Veli, Üç Nal’ı şöyle anlatıyor:
“Şinasi hem sanatkar hem de okur yazar bir insan olduğu için lokantasını sanatkarlarla okur yazarların sık sık gidecekleri, gittikleri vakit de zevkle oturacakları bir yer olarak tertipledi. Her giden hoşlanıyor. Ben de onlardanım. Salonun türlü süsleri arasında zaman zaman mısralara yahut da bazı mısraların anlamlarına rastlıyorsunuz.”
Gerçekten de Üç Nal’ın duvarları müşterilerin yazdığı yazılar ve çizdikleri resimlerle zamanla dolmuş. Öyle ki tuvaletinde bulunan abajurun üzerinde, Refik Halit Karay’ın, ‘Bir Avuç Şaçma’ adlı eserinden bir parça yer alıyormuş. Orhan Veli bunu “güzel bir buluş” olarak nitelerken meyhanenin sahibi Şinasi, “içeri girenler bunları okuyacağım diye fazla oyalanıyorlar, dışarıda kuyruk oluşuyor” diye şikayetçiymiş. Orhan Veli, kafayı bulduğu bir gün meyhanenin duvarına “Üç Nal’a gelen, dörtnala gider” diye bir not düşmüş. 1950 yılının 10 Kasım gecesi, Üç Nal’a son kez geldikten sonra oteline gitmek üzere kendi tabiriyle belki de “dörtnala” meyhaneden ayrılmış. Sonrası malum… Belediyenin açtığı bir çukura düşmüş. İçkili olduğu anlaşılınca alkol komasına girdiğini düşünmüşler. Beyin kanaması geçirdiği, 4 gün sonra öldüğünde anlaşılabilmiş. Orhan Veli’yi henüz 36 yaşındayken işte böyle kaybettik.
“Burasını çok sevdim”
Şinasi Baray, zamanla meyhane duvarlarının yazılarla dolduğunu görünce, insanların yazabilmeleri için bir anı defteri oluşturmaya karar vermiş ve kapağında üç at nalı çakılı olan defteri hazırlamış. Şinasi Baray’ın 1989 yılında ölümünden sonra bu defteri eşi Melek Baray’ın muhafaza ettiği biliniyor. Meyhane müdavimlerinin notlar düştüğü bu defter, tam anlamıyla bir belge niteliğinde. Birçok şairin şiirleri ve yazarların notlarının yanı sıra, Semih Balcıoğlu, Altan Erbulak gibi şu anda hayatta olmayan ünlü karikatüristlerimizin çizimlerine de bu defterde rastlamak mümkün. Üç Nal’a muhtemelen ailesi ile gelmiş olan küçük bir çocuk ise deftere “burasını çok sevdim” diye not düşmüş. Notun altına adını yazmayı da ihmal etmemiş; “İdil Biret”.
Alıntı:
http://cemalyuksel.co.nf/blog/
http://cemalyuksel.co.nf/blog/
///////////////////////
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder