16 Mayıs 2018 Çarşamba

“KARA KARARA” BİLİM ADAMLARININ İSYANI--Feruz Ahmet ve Djengiz Hakov

“KARA KARARA” BİLİM ADAMLARININ İSYANI--Feruz Ahmet ve Djengiz H

http://necaticavdar.blogcu.com/kara-karara-bilim-adamlarinin-isyani-feruz-ahmet-ve-djengiz-h/16911625



“KARA KARARA”  BİLİM ADAMLARININ İSYANI

YÖK’ün aldığı bir kararla düşüncesini açıklamasından dolayı içlerinde Van 100.Yıl Üniversitesi  Tıp Fakültesi Dekanı Dursun Odabaşı’nda bulunduğu akademisyenlerin meslekten ihracı ve unvanlarını kullanmama yasağı bilim adamlarını adeta isyan ettirdi.

NAZİ UYGULAMASI
Konuyla ilgili Akit’e  açıklamada bulunan bilim adamlarından A.B.D. Massachusetts Üniversitesi Tarih  kürsüsü profesörlerinden Feroz Ahmad, zulmü hayretle karşılayarak eski düşünce ve kanunların gereği olarak değerlendirerek  nazi uygulamalarına benzetti.  
Ahmad” Kabul edilemez.İnsanın anlaması  mümkün değil....  Bu uygulamaların çağdaşlıkla ilgisi yok... Nazi Almanyası’nda  da bir çok bilim adamını   o zamanın  resmi ideolojisine aykırı görüşlerinden dolayı üniversitelerden çıkardılar Nazi Almanyası’nda bunları yapanlar da kanunlara uyduklarını söyleyerek yapıyorlardı.Ama  tarih ve insanlık alemi bunları yapanları nefretle anıyor.
Maalesef çok kötü kanunlar yapılabiliyor.Ve bunlara uyguluyorlar.Türkiye’de böyle şeyler çok. Bu tür yanlış uygulamalara karşı  mücadele yapılması gerekir. Bu tür yanlış uygulamalar eski kanunlardan kaynaklanıyor...Bunlar değişebilir.Çünkü dünya değişiyor...”

KORKUÇ ..
Bilgi Üniversitesi Fen edebiyat Fakültesi Dekanı Mete Tuncay’da’” Korkunç bir şey. Kabul edilmesi mümkün değil.Bu gün Odabaş’a yarın başkasına.Düşüncelerimiz ayrı olabilir ama  en azından meslek dayanışması açısından tüm öğretim üyelerinin karşı çıkması gerekir.Bu günlerde Odabaş ve onun gibi düşünenlere hukuk dışı davranışlarda bulunuluyor.12 Eylül de de başkalarına  aynı uygulama yapılmıştı.Bu yanlışlıkların başka türlü yapılmamasının garantisi ne? ”dedi. Tuncay türban zulümleri konusunda da “Korkulan gelişmeler türbanla durdurulamaz.Sorunları sadece derinleştirir.”şeklinde  tepkisini ortaya koydu.

DÜŞÜNCEDEN KORKANLAR BELENERİ İCAD ETTİLER,AMA  DİN EBEDİ..

Bulgaristan Balkan  Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Djengiz Hakov  ise , “Biz Bulgaristan’da bu yüzden çok büyük zulümler gördük. Komünizm  zamanında bundan dolayı insanlar  ‘Belene’ esir kamplarında işkencelere tabi.Yapılan zulümlerin anlamsızlığı ortaya çıktı.Yarın baş örtüsü batıdan moda diye gelirse emin olun onu yasaklayanlarda giyer.Yönetimin korktuğu gibi bu elbiseler komünizmi devirmedi.Her türlü ideoloji ve anlayışlar biter ama din bitmez.İnsanlık var oldukça dinde var olacaktır.”dedi.

NECATİ ÇAVDAR /ANKARA

YÖK’ün aldığı bir kararla düşüncesini açıklamasından dolayı içlerinde Van 100.Yıl Ünüversitesi  Tıb Fakültesi Dekanı Dursun Odabaş’ında bulunduğu akademisyenlerin meslekten ihracı ve unvanlarını kullanmama yasağı bilim adamlarını adeta isyan ettirdi.

A.B.D. Massachusetts Ünüversitesi Tarih   kürsüsü profesörlerinden Feroz Ahmad ,AKİT’in “Türkiyede  YÖK düşüncelerini açıklamalarından ve yaşamalarından dolayı bazı akademisyenleri mesleklerinden ihrac ederek unvanlarını kullanmasını yasakladı.Bu konuda görüşleriniz nedir ?” Surusuna hayret ederek  karşılaşarak değerlendirdi.
_“ Böyle mi yapıyorlar..! “diyerek cevap verdi.

NAZİ UYGULAMASI
Akit_Van ‘da 100 yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi  Dekanı Dursun Odabaş ve diğer akademisyenler görevden alınarak akademik kariyerlerinden mahrum edildiler.
_“Evet.. maalesef  Türkiye’de  böyle şeyler... insanın anlamayacağı şeyler çok oluyor . Bilim adamı olarak  YÖK’ün bu tür bir karar vermesini yanlış buluyorum.Tabii iyi bir şey değil.
Akit_İnsanların İnançları gereği  başlarını örtmelerinden dolayı  ünüversitelerden atılmalarını ve bunların yanlış olduğunu  dile getirenlere karşı  yapılan uygulamaları çağdaşlık  adına yaptıklarını söylüyorlar.Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
-Hayır... hayır...Çağdaşlıkla ilgisi yok. Nazi Almanyasında  da bir çok bilim adamını   o zamanın  resmi ideolojisine aykırı görüşlerinden dolayı ünüversitelerden çıkardılar ve  bu insanlar hiçte arzu etmedikleri halde vatanlarına bilimsel katkılardan mahrum edilerek cezalandırıldılar ve yurt dışına kaçmak zorunda kaldılar. Hatta diyebilirim ki  Türk üniversitelerinin  bu derece bilimsel düzeye gelmesinde bu insanların katkıları çoktur. Nazi Almanyası’nda bunları yapanlar da kanunlara uyduklarını söyleyerek yapıyorlardı.Ama  tarih ve insanlık alemi bunları yapanları nefretle anıyor.
Maalesef çok kötü kanunlar yapılabiliyor.Ve bunlara uyguluyorlar.Türkiye’de böyle şeyler çok. Bu tür yanlış uygulamalara karşı  mücadele yapılması gerekir.İşte  Odabaş örneğinde olduğu gibi yapılıyorda. Her halde yapılan uygulama  kanunlara(!) aykırı.Bu hareket tamamen kanuna(!) aykırıdır. Her halde birisi dava açacak .Danıştaya gideceklerdir.
Akit:
-İnsanların inançlarından dolayı eğitim haklarından mahrum edilmesini ve buna akademisyenlerin öncülük etmesi hakkında ne düşünüyorsunuz.

-Kabul edilemez.İnsannı anlaması  mümkün değil....Bu tür yanlışlıklar  batıdada uygulanıyor.Ama mahkemelerde bu çözülüyor.Mesela İngiltere’de  meşhur bir kulübe  kadınların üye olması , girmesi yasaktı. Onlar mücadele verdiler.Dava açtılar yasağı kaldırdılar. Türkiye’de ise üniversiteler tamamen devlet kontrol ediyor. Böyle olunca da çeşitlilik yok.Halbuki farklı  ünüversite olsa  isteyen ona isteyen öbüsünün şartlarına göre tercihte bulunabilir.Tek bir yere gitme mecburiyeti  varsa burada ben tek bir düşüncede olanlara eğtim veririm diyemezsiniz.Bu kabul edilemez.
Bu tür yanlış uygulamalar eski kanunlardan kaynaklanıyor .Bunlar değişebilir. Çünkü dünya değişiyor.”

KORKUNÇ...
Bilgi Ünüversitesi Fen edebiyat Fakültesi Dekanı Mete Tuncay’,YÖK’ün öğretim üyelerinin meslekten ihracına yönelik kararına büyük tepki göstererek Akit’e yaptığı açıklamada ”Korkunç bir şey. Kabul edilmesi mümkün değil.Bu gün Odabaş’a yarın başkasına.Düşüncelerimiz ayrı olabilir ama  en azından meslek dayanışması açısından tüm öğretim üyelerinin karşı çıkması gerekir.Bu günlerde Odabaş ve onnun gibi düşünenlere hukukdışı davranışlarda bulunuluyor.12 Eylüldede başkalarına  aynı uygulama yapılmıştı.Bu yanlışlıkların başka türlü yapılmamasının garantisi ne”dedi.Tuncay türban zulümleri konusundada “Korkulan gelişmeler türbanla durdurulamaz.Sorunları sadece derinleştirir.”şeklinde  tepkisini ortaya koydu.

DÜŞÜNCEDEN KORKANLAR BELENERİ İCAD ETTİLER,AMA  DİN EBEDİ..

Bulgaristan Balkan  Araştırmaları Enstütüsü Öğretim Üyesi Djengiz Hakov ,Türkiyede özellikle ünüversitelerde uygulanan  anti demokratik ve insan haklarına aykırı uygulamaları ilginç bir yaklaşımla Akit’e değerlendirdi.Hakov “Kılık ve kıyafet için insanlara çeşitli yerlerde  çeşitli şekilde zulüm edilmektedir.Ancak bu tkılık ve kıyafet için değilde  insanların düşüncemlerinden dolayı yapılmaktadır.Henüz hukuk devleti kavramının yeterince yerleşmediği,hoş görü ve demokrasinin bulunmadığı ülkelerde  devleti eline geçirmiş olan hakim düşünce karşı gördüğü düşünceyi yok etmek için zor kullanabilmektedir.Biz bulgaristanda bu yüzden çok büyük zulümler gördük.Kominizm  zamanında bundan  dolayı insanlar ‘Belene’ esir kamplarında işkencelere tabi tutuldular.Mesela bazılarımız Türk usulü şalvar giyiyorduk.Yönetim   bu Türkiye’yi çağrıştıran bir simge diye yasakladı. Devletin elinde bulunan trenlere,otobüslere binemiyorduk.Görevliler ellerinde makaslarla yakaladıklarının elbiselerini kesip,kendilerini cezalandırıyorlardı.Daha neler neler.Ama bu giysiler sonradan batı kanalıyla girdi.Herkes giyer oldu.Kimseye bir şey denmedi.Yapılan zulümlerin anlamsızlığı ortaya çıktı. Yönetimin korktuğu gibi bu elbiseler kominizmi devirmedi.Ancak kendi kendine komünizm  çöktü. Bunlar geçici meselelerdir. Yarın bizde komünizm zamanında zulmedenler gibi bunları yapanlar yanıldıklarını anlayacaklardır. Her türlü ideoloji ve anlayışlar biter ama din bitmez. İnsanlık var oldukça dinde var olacaktır.Ülkenizde de demokrasi ve insan hakları geliştikçe bu tür uygulamalar kalkar.Kalkacağına da inanıyorum. Ancak inatlaşma haline getirerek daha fazla tahribat yapılmamalıdır. Bir  Türk ve Müslüman olarak üzülüyorum .Hoş görü ve akıl hakim olmalıdır” diyerek tarihi misalleri ile zulmün payıdar olmadığını ve kubul edilemez bir şey olduğunu vurguladı.

NOT:
14.12.1998 de Akit gazetesinde  yayınlandı
Feruz Ahmet ve Djengiz Hakow ile ODTÜ bir konferans da

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder