Çavdar'ın Angarası Albümü
36 Yıllık bir hatıra..
23 Mayıs 2012 Çarşamgba günü..
AYİM'e Karar Düzeltme dilekçesini verip Necatibey Cadedinde ilerliyoruz.
O sırada ikiindi için ilahi çağrı yapılıyor..Çağrıya uyarak Maltepe camii yolunu tutuyoruz.
Biz gidene kadar millet, namaza durmuş.
Farz safındayız.
Ses çok tanıdık geliyor.
Adeta Maltepe ile özdeşleşmiş bir ses.
İçimizden "mekan sesini bulmuş" diyoruz.
Ve yıllar öncesine, yolculuğa çıkıyoruz.
Nasıl çıkmayalım ki?..
On yıllarca vazife yapıp yıllar önce emekli olan Sadık Ağaç hocaefendi, yeniden mihrapda..
AYİM'e Karar Düzeltme dilekçesini verip Necatibey Cadedinde ilerliyoruz.
O sırada ikiindi için ilahi çağrı yapılıyor..Çağrıya uyarak Maltepe camii yolunu tutuyoruz.
Biz gidene kadar millet, namaza durmuş.
Farz safındayız.
Ses çok tanıdık geliyor.
Adeta Maltepe ile özdeşleşmiş bir ses.
İçimizden "mekan sesini bulmuş" diyoruz.
Ve yıllar öncesine, yolculuğa çıkıyoruz.
Nasıl çıkmayalım ki?..
On yıllarca vazife yapıp yıllar önce emekli olan Sadık Ağaç hocaefendi, yeniden mihrapda..
Namaz sonrası bakıyoruz simaende O..Yıllar sonra yeiden karşılaşıyoruz.
Hatıralar yadediyoruz.
Sadık hoca: "Emekliyiz.. Yine Namaz kılıyor, kıldırıyoruz" diyerek hali anlatıyor.
Arif olan anlar..
......
Yıl 1976..
Muhabere Okulundan mezun olacağız.
"Mezuniyet kutlamasını nasıl yapalım?." diye fikirler çarpışıyor.
Kimi; "resmi törenden sonra Barda, pavyonda,eğlence merkezlerinde kutlayalım" diyor.
Kimide .
"Bu anlamlı gün. 30 Ağustos. Şehitler ve vefat eden gazilerimiz için Kur'an okunacağı melüt töreni iele olsun" diyor.
Hatıralar yadediyoruz.
Sadık hoca: "Emekliyiz.. Yine Namaz kılıyor, kıldırıyoruz" diyerek hali anlatıyor.
Arif olan anlar..
......
Yıl 1976..
Muhabere Okulundan mezun olacağız.
"Mezuniyet kutlamasını nasıl yapalım?." diye fikirler çarpışıyor.
Kimi; "resmi törenden sonra Barda, pavyonda,eğlence merkezlerinde kutlayalım" diyor.
Kimide .
"Bu anlamlı gün. 30 Ağustos. Şehitler ve vefat eden gazilerimiz için Kur'an okunacağı melüt töreni iele olsun" diyor.
"Ve demekratik bir oylama yapılsın.
Kim kazanırsa ona uyalım.
İsteyen gitsin isteyen gitmesin ancak masrafına katlanalım " kararı veriliyor.
Kim kazanırsa ona uyalım.
İsteyen gitsin isteyen gitmesin ancak masrafına katlanalım " kararı veriliyor.
Oylama yapılıyor.
"30 Ağutos günü, Mevlüt okutarak kutlama yapılması kabul" görüyor.
Komite oluşturuluyor.
Kimi tanıdık işin ehli (hocalar) biz Allah rızası için okuruz diyorlar.
Fakat mekan neresi olmalı?.
Hem Ankara'nın manevi kalbi. Hem merkezi yer olması açısından Hacıbayram Camii tercih ediliyor.
"30 Ağutos günü, Mevlüt okutarak kutlama yapılması kabul" görüyor.
Komite oluşturuluyor.
Kimi tanıdık işin ehli (hocalar) biz Allah rızası için okuruz diyorlar.
Fakat mekan neresi olmalı?.
Hem Ankara'nın manevi kalbi. Hem merkezi yer olması açısından Hacıbayram Camii tercih ediliyor.
Gidp görüşüyoruz.
İmam odasında yaşlıca bir görevli zat..
"Tabi okuruz.. Fiyatı 900 lira" demez mi?
"Para karşılığı " okutmak garip geliyor.
"Aman hocam yapmayın"desek de adam "Bu da sizin için. Madem talebesiniz..vs."
Hiç aşağı olmaz mı?
"Olmaz. Çünkü dağıtıcı vs 9 kişiyiz. Her birimize yüz lira"diye diretiyor.
"Peki biz genç insanlarız ... İkramları kendimiz dağıtsak da sadece okuyanlara para alsanız"
"Hayır olmaz.Biz ekibiz. Ekip olarak bu hizmeti veriyoruz. Hemde gırtlak patlatacağız. Parasız olmaz. İsterseniz başkalarını getirin. Ücretsiz okusunlar" diye kestirip atıyor.
Üçretsiz okumak isteyenlere durumu söylüyoruz..
"O iş olmaz. Zaten olmayacağını bilerek söylüyorlar. Onlar bizi sürdürür. Perişan ederler. Biz onlara rağmen Hacıbayram'da okuyamayız. Başka mekan olursa ne ala"diye cevap veriyorlar..
Onlarda haklı..Başları durduk yere belaya girecek.
Ankara'da o günlerde Kocatepe yeni inşaat.
Merkezi olarak Maltepe var.
Hani "resmi ölülerin yolcu" edillirken tercih edilen camii.
İmam odasında yaşlıca bir görevli zat..
"Tabi okuruz.. Fiyatı 900 lira" demez mi?
"Para karşılığı " okutmak garip geliyor.
"Aman hocam yapmayın"desek de adam "Bu da sizin için. Madem talebesiniz..vs."
Hiç aşağı olmaz mı?
"Olmaz. Çünkü dağıtıcı vs 9 kişiyiz. Her birimize yüz lira"diye diretiyor.
"Peki biz genç insanlarız ... İkramları kendimiz dağıtsak da sadece okuyanlara para alsanız"
"Hayır olmaz.Biz ekibiz. Ekip olarak bu hizmeti veriyoruz. Hemde gırtlak patlatacağız. Parasız olmaz. İsterseniz başkalarını getirin. Ücretsiz okusunlar" diye kestirip atıyor.
Üçretsiz okumak isteyenlere durumu söylüyoruz..
"O iş olmaz. Zaten olmayacağını bilerek söylüyorlar. Onlar bizi sürdürür. Perişan ederler. Biz onlara rağmen Hacıbayram'da okuyamayız. Başka mekan olursa ne ala"diye cevap veriyorlar..
Onlarda haklı..Başları durduk yere belaya girecek.
Ankara'da o günlerde Kocatepe yeni inşaat.
Merkezi olarak Maltepe var.
Hani "resmi ölülerin yolcu" edillirken tercih edilen camii.
Maltepe Camiin yolunu tuttuk..
Gitiğimizde genç insanlarla karşılaştık.
Sonradan isimlerini öğreneceğimiz iki insan. Biri camiin imamı diğeri babayiğit, esmer bir delikanlı..
Talebimizi ilettik.
Çok hoş ve sevinçle karşıladılar.
"Bu genç yaşta düşünmüşsünüz bize memnuniyetle vazife olur. Hay hay..Ancak Başbakanlık da bir hanımefendi var. O her yıl 30 Ağustos günü öğle sonrasını ayırtır. Bu sene henüz atramadı. Fakat mutlaka arayacaktır. Onu kırmayız. Yine o saati ona veririz. O saat haricinde öğle öncesi, ikindi, akşam..ne zaman isiterseniz cami sizin. Biz hazırız "dediler.
Budefa zorlama sırası bize..
-"Kaça okuyacaksınız?"
-"Ne parası.. Biz parayla okumayız. Hele siz bu genç yaşda böyle düşünmüşsünüz bize vazife olur"
- Hiç mi para almayacaksınız..Gırtlak patlatacaksınız.."
-"Kesinlikle hayır. Para filan yok. Bu bizim işimiz. Allah rızası için. Szi Allah rızası için okutuyorsunuz, biz de Allah rızası için okuyoruz..."
- "Peki dağıtmak için müdahdemler demi para almayacak. Hiç değilse onlara verelim.."
- "Hayır kardeşim.. Biz allah raızası için okuyacağız. Dağıtım için sizler varsınız. Genç insanlarsınız. İkramınızı siz dağıtı. Olur biter. Biz üç kişi okuruz. Para filan yok....Şayet ila para derseniz biz okumayız. Okuyan bulunur..
Tüm zorlamamıza rağmen "para" kelimesini etmediler/ etirmediler.
Zaten "para"deseler biz tüyeceğiz.
Zira gönlümüzden kopanı vermeye hazırız da pazarlıkla ücter talebi bize hoş gelmedi. Onu vermeye razı değiliz.
......
Zamanı konusunda anlaştık...
Okula gelip durumu söyledik.
Nasıl olsa dinleyen cemmate mevlüt için ikram yaptıracağız. Bu ücret talep etmeyenlere de hediye paketi yapılması kararı alıdı..Onların hediyeden haberleri olmayacak. Çıkışta ikram edilecek..
Ulus'da Anafartalar Cadesi köşesinde Yavuz Pastanesi var. Ozamanlar çok meşhurdu. Sonra ikiye ayrıldılar. Bir kısmı kuyumcu oldu. Kuyumcuda Dikmenden komşum çalışmaya başladı.
Yavuz!a ikramlarla beraber hediyeleride yaptırdık. Üç tane. Ve Hacıbayramda pazarlıkla dayatılandan daha fazlaya..
Mevlüt, okundu. İkramları biler dağıttık.
Çıkışda da okuyan hocaefendilere hediyelerini takdim edttik.
Bu bila ücret himet veren Hocaefendilerden biri Adem hoca idi. Diğerinin isminin sonradan Sadık Ağaç olduğunu öğrendik..
...........
Her birimiz memleketin bir köşesine dağıldık.
Bize Diyarbakır - Hakkari yolları gözüktü..
Başka arkadaşlar başka yönlere savruldu.
Kader bizi Angara'ya mıhladı..
Ve Maltepe Camii yakınında - Aytuna Pasajı'nda- maişet kovaladık.
O sırada Sadık Hocamla yine karşılaştık..
O hala Maltepe camiinde ve Başiamam..Ve o günlerde bizmim mahallenin -ki Hacılar Camii imam-hatibi - sonradan rahmetli Özal'ın himayesi ile TUNA Aş'ye yaptırılan Camisiz- mabetsiz belde olarak planlanan meşhur ORAN şehrinde Atatürk Sitesi camine tranfer olan Mehmet hocanın akrabası imiş..
Ali Hocalar.. İnsanın yüreğine işleyen yanık sesli Mustafa hocalar..Sadık hocam bizcemamat onlar uyulan olarak hoş zamanlar geçirdik..Erzurumlu Hasan (Yıldırım) hoca, farklı algılasa da..
Sonra biz mekan değiştirdik..
O'da emekli oldu..
Bir gün Demirel'in Günüz Sokak'da her hafta cuma günleri tekrareden oturak alemine katıldık. Yanımızda Mehmet Yüce Hocam var. Bu oturak alemlerinin nasıl olduğunu başka bir yazımızda yıllar önce neşrettik.
Şimdi konu o değil.
Süleyman bey, Cuma namazlarını söğütözünde, Yükseliş Kollejindeki Hacı Ali Camiinde kılıyor. Bizde oraya yol aldık.
Ve Mimberde Sadık Ağaç hocam var...
O gün bu gün karşılaşmamıştık. Yıllar geçti..Biz "angara"dan uzaklaştık...
Kısmet bu güne imiş...
Sadık hocam hatırlarmı bilmem ama..
Hayli cihan değer zamanlar olurmuş..Buda o türden yaşanmışlıkların hatırlanması..
Gitiğimizde genç insanlarla karşılaştık.
Sonradan isimlerini öğreneceğimiz iki insan. Biri camiin imamı diğeri babayiğit, esmer bir delikanlı..
Talebimizi ilettik.
Çok hoş ve sevinçle karşıladılar.
"Bu genç yaşta düşünmüşsünüz bize memnuniyetle vazife olur. Hay hay..Ancak Başbakanlık da bir hanımefendi var. O her yıl 30 Ağustos günü öğle sonrasını ayırtır. Bu sene henüz atramadı. Fakat mutlaka arayacaktır. Onu kırmayız. Yine o saati ona veririz. O saat haricinde öğle öncesi, ikindi, akşam..ne zaman isiterseniz cami sizin. Biz hazırız "dediler.
Budefa zorlama sırası bize..
-"Kaça okuyacaksınız?"
-"Ne parası.. Biz parayla okumayız. Hele siz bu genç yaşda böyle düşünmüşsünüz bize vazife olur"
- Hiç mi para almayacaksınız..Gırtlak patlatacaksınız.."
-"Kesinlikle hayır. Para filan yok. Bu bizim işimiz. Allah rızası için. Szi Allah rızası için okutuyorsunuz, biz de Allah rızası için okuyoruz..."
- "Peki dağıtmak için müdahdemler demi para almayacak. Hiç değilse onlara verelim.."
- "Hayır kardeşim.. Biz allah raızası için okuyacağız. Dağıtım için sizler varsınız. Genç insanlarsınız. İkramınızı siz dağıtı. Olur biter. Biz üç kişi okuruz. Para filan yok....Şayet ila para derseniz biz okumayız. Okuyan bulunur..
Tüm zorlamamıza rağmen "para" kelimesini etmediler/ etirmediler.
Zaten "para"deseler biz tüyeceğiz.
Zira gönlümüzden kopanı vermeye hazırız da pazarlıkla ücter talebi bize hoş gelmedi. Onu vermeye razı değiliz.
......
Zamanı konusunda anlaştık...
Okula gelip durumu söyledik.
Nasıl olsa dinleyen cemmate mevlüt için ikram yaptıracağız. Bu ücret talep etmeyenlere de hediye paketi yapılması kararı alıdı..Onların hediyeden haberleri olmayacak. Çıkışta ikram edilecek..
Ulus'da Anafartalar Cadesi köşesinde Yavuz Pastanesi var. Ozamanlar çok meşhurdu. Sonra ikiye ayrıldılar. Bir kısmı kuyumcu oldu. Kuyumcuda Dikmenden komşum çalışmaya başladı.
Yavuz!a ikramlarla beraber hediyeleride yaptırdık. Üç tane. Ve Hacıbayramda pazarlıkla dayatılandan daha fazlaya..
Mevlüt, okundu. İkramları biler dağıttık.
Çıkışda da okuyan hocaefendilere hediyelerini takdim edttik.
Bu bila ücret himet veren Hocaefendilerden biri Adem hoca idi. Diğerinin isminin sonradan Sadık Ağaç olduğunu öğrendik..
...........
Her birimiz memleketin bir köşesine dağıldık.
Bize Diyarbakır - Hakkari yolları gözüktü..
Başka arkadaşlar başka yönlere savruldu.
Kader bizi Angara'ya mıhladı..
Ve Maltepe Camii yakınında - Aytuna Pasajı'nda- maişet kovaladık.
O sırada Sadık Hocamla yine karşılaştık..
O hala Maltepe camiinde ve Başiamam..Ve o günlerde bizmim mahallenin -ki Hacılar Camii imam-hatibi - sonradan rahmetli Özal'ın himayesi ile TUNA Aş'ye yaptırılan Camisiz- mabetsiz belde olarak planlanan meşhur ORAN şehrinde Atatürk Sitesi camine tranfer olan Mehmet hocanın akrabası imiş..
Ali Hocalar.. İnsanın yüreğine işleyen yanık sesli Mustafa hocalar..Sadık hocam bizcemamat onlar uyulan olarak hoş zamanlar geçirdik..Erzurumlu Hasan (Yıldırım) hoca, farklı algılasa da..
Sonra biz mekan değiştirdik..
O'da emekli oldu..
Bir gün Demirel'in Günüz Sokak'da her hafta cuma günleri tekrareden oturak alemine katıldık. Yanımızda Mehmet Yüce Hocam var. Bu oturak alemlerinin nasıl olduğunu başka bir yazımızda yıllar önce neşrettik.
Şimdi konu o değil.
Süleyman bey, Cuma namazlarını söğütözünde, Yükseliş Kollejindeki Hacı Ali Camiinde kılıyor. Bizde oraya yol aldık.
Ve Mimberde Sadık Ağaç hocam var...
O gün bu gün karşılaşmamıştık. Yıllar geçti..Biz "angara"dan uzaklaştık...
Kısmet bu güne imiş...
Sadık hocam hatırlarmı bilmem ama..
Hayli cihan değer zamanlar olurmuş..Buda o türden yaşanmışlıkların hatırlanması..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder