15 Aralık 2018 Cumartesi

"eşek tır filosu" ile tuz taşıdığı yer.. Delice tuzlası..

14 ARALIK 2018

"eşek tır filosu" ile tuz taşıdığı yer.. Delice tuzlası..

3 yıl önce
Görüntünün olası içeriği: ayakta duran insanlar, gökyüzü, dağ, açık hava ve doğa
 
Necati ÇavdarHıra'da kış 2015 albümüne yeni bir fotoğraf ekledi — Şükrü Bilgili ve Mehmet Tezel ile birlikte.
Şükrü Bilgili'nin
Hüseyinabat(Alaca) da tuzuculuk yapan Cabbar emmiyi anlattığı makalesinde bahsettiği "eşek tır filosu" ile tuz taşıdığı yer..
Delice tuzlası..
///////////////////////
CABBAR KARTBABAY(DEDE)
Sizlere eşeklerle kurduğu tır filosu ile yıllardır Alaca ilçemizin tuz ihtiyacını karşılayan rahmetli Cabbar Kartbabay’dan bahsedeceğim.
Köyümüzün evleri yılan gibi kıvrılan çayın her iki yanındaki vadinin eteklerine ve düzlüklerine kurulmuş; bir yakasına aşağı mahalle, diğerine yukarı mahalle, Gölpınar tarafına da Telli Mahalle ismi verilmiş.
Evler ahşaptan, tuğladan ve kerpiçten yapılmış; büyük bir kısmının çatıları da tuğladan. İlk yerleşme anında yapılan ve şu anda ayakta kalma savaşı veren dam başı dediğimiz çorak topraklı evlerin sayısı ise parmakla gösterecek kadar az sayıda. Vadi yamaçlarında kurulduğundan evlerin bazılarının havluları geniş değildir.
Havluların bir köşesindeki ahırlar, tandırlar ve samanlıklar evlerin ayrılmaz parçaları. Bazı evlerin dere kenarındaki bahçelerinde ise köylülerimiz kışlık ve yazlık sebze ve meyvelerini yetiştirmekteler.
Köyümüzün ilk girişi olan Kayaboğazı'nı geçtikten sonra, sağ tarafta, dağ eteğinde Cabbar Kartbabay'ın geniş bir havlu çevresine sıralanmış evlerini, sol tarafında ise gürül gürül akan bir çeşmesini ve çeşmenin yanı başında erik ağaçları ile dolu güzel bir bahçesini görürsünüz.
Çocukluğumuzda Cabbar Kartbabayın bu eriklerden çalıp, yemiştik. Herhalde Cabbar Kartbabay öbür dünyada bizleri bağışlar.
Bundan 60 yıl önce, şimdiki gibi traktör, kamyon v.b taşıma vasıtası olmadığı için yük ve insan taşıma işleri eşeklerle, öküzlerle, atlarla yapılıyordu. O yıllarda eşek, at, öküz şimdiki bir otomobil kadar kıymetli idi. Kapısında eşeği, atı ve öküzü olan zengin sayılırdı.
Cabbar Kartbabay'da eşekleriyle nam salmış zengin bir köylümüzdü.
Cabbar Kartbabayı, köyümüzün çevresinde değil; Alaca (Hüseyin Abat Ovasında), Sungurlu, Boğazkale yörelerinde tanımayan yoktu.
Köyümüzün ilk tüccarlarından biriydi Cabbar Kartbabay; iri yapılı, çok kuvvetli eşekleri ile tuzculuk yapardı.
Cabbar Kartbabay, tuz ticareti için otuza yakın eşeklerden kurduğu"Tuz Taşıma Tır Filosu"na sahipti. Eşeklerin her biri katır gibi güçlü ve kuvvetliydiler.
Cabbar Kartbabay bu eşeklerle yıllardır ilçemizin ve köyümüzün tuz ihtiyacını karşıladı. Haftada mı olur ayda mı olur; bu eşek tır filosu ile Sungurlu ilçesinin Delice tuz yataklarından yüklediği tuzları büyük bir keyifle Alaca ilçemize getirir, satar para kazanırdı.
İlerleyen yıllarda Alaca'da Yeni Cami'nin yanında bir yer satın alarak, tuzculuğu burada devam ettirdi. Cabbar Kartbabay öldükten sonra oğullarından Merhum Faik Amca daha sonra da Faik Amca'nın damadı benim teyzem oğlu Ömer Tokgöz tuzculuk mesleğini hâlâ aynı yerde sürdürmektedir.
Köylülerimizden Cabbar Kartbabay ile Delice'ye eşeklerle birkaç kere tuz almaya giden, Rıza Bala bana bir gün "Cabbar Kartbabay ile tuz satın almaya gideceğimizde akşamdan otuz-otuz beş eşekle yola çıkardık. Eşekler üzerinde uyuya uyuya ertesi sabah saat 10-11:00' de Delice tuz yataklarına varırdık.
Tuz yataklarında biraz dinlendikten sonra, eşeklerin yarısına tuz çuvallarını yükler, yarısına yüklemezdik. Yüklenen her bir tuz çuval yaklaşık 100 kg gelirdi. İhtiyacımız olan tuzları alır almaz hiç beklemeden yola koyulurduk. Yolda yorulan eşeğin üzerindeki tuz çuvalını dinlenmiş eşeğe aktarırdık. Ertesi sabah Alaca'ya tuzları getirirdik."demişti.
Cabbar Kartbabay, pehlivan ve babayiğit biriydi. Belki de Cabbar ismi bundan dolayı verilmişti. Gençliğinde güreşler yapar ve çoğunu yenermiş. Cabbar Kartbabayın karşısına onu tanıyanlar kolay kolay çıkmazmış.
Heybetli ve dik duran bir vücuda sahipti Cabbar Kartbabay. Kendisini küçük yaşta tanımıştım. Babam ara sıra yanına gider, onunla sohbet ederdi. Babamı çok severdi. Bazı günler eşeği ile bize gelir misafir olurdu. Ben de onun eşeğine gizliden gizliye binerdim.
Cabbar Kartbabay'ın, babayım Işılak Sımayıl ile çok güzel bir dostluğu vardı. Ne de olsa oğlu Osman, babayımın bacanağı idi.
Osman enişte teyzelerimden en küçüğü Periya ile evliydi.
Cabbar kartbabayı o yıllarda çok iyi hatırlıyorum. Babayiğit iri yapılı biri idi Cabbar Kartbabayın, göz kapakçıkları kapalı ve kısıktı. Ara sıra açılıp kapanan göz kapakçıkları arasında, göz bebeklerini baktığımda göremezdim. Nasıl görüyor diye de kendi kendime şaşardım. Ağız yapısında rahatsızlığı vardı sanırım. Devamlı aşağı yukarı dudakları ve yüz mimiklerini hareket ettirerek konuşurdu.
Güneş'e hiç bakamazdı Cabbar Kartbabay. Gözleri iyi görmüyordu. Yetmiş seksen yaşında olmasına rağmen hâlâ genç bir insan gibi çalışıyordu. Tuz çuvallarını bir çırpıda havaya kaldırıp, eşeğine zorlanmadan yükleyebiliyordu. Herhalde pehlivanlığının bu yiğitlikte payı büyüktü.
İlçemizde her hafta cuma günü pazar kurulurdu. Alaca'nın bütün köylerinde yaşayan halk, alış veriş yapmak için o gün ilçemize kağnılarla, eşeklerle, atlarla gelirlerdi.
Cabbar Kartbabay da, kendisinin özenle bezenle beslediği iri yapılı eşeğiyle Perşembe günü ikindiden sonra köyümüzden yola çıkar, yatsıya doğru Alaca'daki evimize gelirdi. Eşeğini de ahırımıza bağlardı. Babayım diğer hayvanlarla birlikte Cabbar Kartbabayın eşeğine de samanını, yemini ve suyunu verirdi.
Gece geç vakitlere kadar Cabbar Kartbabay ile babayım, yanan saçkı sobamızın kenarında çay içerek geçmiş günlerden bahsederek sohbet ederlerdi.
Cabbar Kartbabay, ertesi gün Cuma günü sabah ezanından önce uyanır, tuz tezgâhını açardı.
Sabah namazını da dükkânın yanındaki Merkez Cami'de kılardı. Akşama kadar satış yaptıktan sonra evimize gelir, eşeğine semeri özenle yerleştirir, heybesine köye götüreceği eşyalarını koyar, köyün yolunu tutardı.
Cüsseli vücuduyla Cabbar Kartbabay tam bir Nasrettin hocaya benzerdi eşeği üzerinde.
Ağabeyim Tatar Satılmış, çocukken çok yaramazdı. Mahallemiz ağabeyim ve arkadaşlarından yaka silkiyorlardı. Bir gün Cabbar kartbabay bizim evden eşeği ile çıkarken ağabeyim eşeğinin kuyruğuna bir teneke bağlamış. Eşeğin arkasından tangır tungur sesleri duyan Cabbar Kartbabay geriye dönüp bakmış. Bu sırada eşek parlamaya başlamış. Cabbar Kartbabay eşeğin üzerinden o koca gövdesi ile birlikte bir saman çuvalı gibi yere çakılmış.
Allah'tan ki Cabbar Kartbabaya fazla bir şey olmamış, sadece eli biraz hafif ağrımış.
Babayım bu olayı duyduğunda ağabeyim Tatar Satılmış'a aruv bırsopa vurgan.Babayım "Kusurga karama Cabbar ağa. Bala işte kerata. Satılmışga aruv bır sopa attım. Bir daha saga böyle bir şıy yasamaz. Üyüm her zaman saga aşık." dep, Cabbar Kartbabayın gönlünü algan.
Eşekten Cabbar Kartbabayın bu ilk düşüşü değilmiş.
Bir gün Cabbar Kartbabay eşeği ile Alaca'ya geliyormuş. Eşeğinin sırtına palanını, semerini vurmuş;heybesinin bir gözüne balasını, diğer gözüne de tuz koymuş. Köyün çıkışındaki Kayaboğazı'ndan geçerken eşek aniden ürkmüş. Cabbar Kartbabayın o ağır vücudu bir kum torbası gibi kafa üzeri yere düşmüş. Eşek çok uzaklara kaçmış, yakalayamamış.
Yanına gelen köylülerimizden biri Cabbar Kartbabay'a "Geçmiş olsun ne oldu?"diye sormuş. Cabbar Kartbabayda başlamış söylenmeye:
"Kalecikkaya'dan şıktım şıkalı,
Eşşek kaşgan men kaşgan,
Palan tüşgen,
Bala tüşgen ödü carılgan,
Mına eşekge bır şıbık aylandıramadım" demiş.
Bu söz bir tekerleme olmuş köyümüzde. Tatar olmayan Alaca Halkı'nın diline bile yerleşmiş. Alaca ilçemizde köy halkından biri "Kalecikkayalı'yım" dediğinde hemen karşısında Tatar olmayan vatandaş "Kalecikkaya'dan şıktım şıkalı..." diye başlıyormuş sıralamaya...
Cabbar Kartbabayın Ümmiye kartiyle evliliğinden üç tane erkek evlat, bir tanede kız balaları dünyaya kelgen.
En büyük balası BİLAL akay, babayının tuzculuk mesleğini hâlâ aynı dükkanda devam etirmekte, ortancalı oğlu Osman ise köyde çiftçilikle geçimini sağlamakta, en küçük oğlu Ömer ise Alaca ilçemizde emekliliğin tadını çıkarmakta.
Ömer kardeşimiz, okuduğu İmamhatip Lisesi'nde Cabbar babayı gibi güreşe heves sarmış, Türkiye'mizde ve yurtdışında güreş müsabakalarında göğsümüzü kabartmış, köyümüzde yetişen ender güreşçilerimizden birevidir.
Köyümüzün yılan gibi kıvrılan yolu yukarı mahalleye kadar devam eder. Köyün tam ortasından bir köprüden geçip, biraz yürüdüğünüzde; çevresi taş duvarlarla, tellerle çevrili ve içerisine çamlar, ağaçlar dikilmiş mezarlık karşınıza çıkar.
Mezarlığımızda bir tarih gömülüdür. Kırım Yarım adasından ilk gelen kartbabayların mezarları, köye sağ veya yaralanıp dönen Çanakkale Savaşı'nda ve İstiklal Savaşı'nda düşmanla göğüs gögüse çarpışan gazilerimiz ile yeni neslin mezarları koyun koyuna ebedi istiragâhlarında birlikte yatmaktadırlar.
Kim bilir kimler geldi, kimler geçti, şu fani âlemde...
Daha niceleri ecelleri geldiğinde buraya defnedilmeleri için sıra beklemekte.
İşte Cabbar Kartbabay'da köyümüzün bu güzel mezarlığında
Şehitlerimizle, gazilerimizle birlikte yatmakta.
Cabbar Kartbabayı bu vesileyle rahmetle anıyoruz.
Mekân-ı Cennet olsun
Allah Rahmet eylesin.
Ruhuna El Fatiha.....
Şükrü BİLGİLİ
Yorumlar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder