6 Nisan 2018 Cuma

AHİSKA nire... Vatan, nire



Necati ÇavdarAHISKA'nın fotoğrafını paylaştı.
Ağam AHİSKA nire
Ahiskalı nerde, niçin?
AHISKANur Deniz ile birlikte.
BEN O AHISKALIYIM
Ben o ahıskalıyım!
1944, 14 kasımda milleti sürgün olunan.
Bilinçsiz şekilde kandırılarak,
Kendi yıkılışına yol kurdurulan,
Dedesi savaştayken, ninesi vatanından kovulan
O ahıskalıyım işte...
Ben o mazlumum!
Milleti hayvan vaqonlarına doldurularak,
Aylarca bilinmezliklere yol alan.
Aç bırakılarak annesi, sütsüz kalan
O mazlum bebeğin evladıyım...
Ezelden yetim bırakılmışım ben!
Cesetleri vaqonlardan çöllere fırlatılan,
Çaresiz o milletin torunuyum...
Kaderi kafir tarafından yazılan,
Gurbet hak görülüp, reva kılınan
Azraili amansız Stalin olan o türküm işte..!
Ben o ahıskalıyım!
Nazlı Ziya____10.11.1012

IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII


VATAN nire gardaş?
Yemen' de
Beytu't-Türki (Türk Evi) ve Beytu'l-Kürdi (Kürd Evi)
Bölge sakinlerinden Hamid et-Türki, ''Bizim dedelerimiz her iki köyde de huzur ve barış içinde yaşamış, onların kimlikleri o günlerde Kürt veya Türk değil dinimiz İslam altında şekillenmiş. Biz bugünde hala kız alıp veririz. Bir köylünün derdi olduğunda onlar bizim yardımımıza koşmuş, onların bir derdi olduğunda da biz de onların yardımına koşmuşuzdur'' diyor.
TÜRK YURTLARI HABER
Yemen'de kalan son Türkler
Osmanlı telgraf subaylarının torunları hala Yemen'de yaşıyor.
Yemen'de 200 yıllık geçmişleri olan Türk asıllı Yemenliler, başkent San...
Devamını Gör
/////////////////////////

VATAN nire gardaş?
Yemen' de
Beytu't-Türki (Türk Evi) ve Beytu'l-Kürdi (Kürd Evi)
Bölge sakinlerinden Hamid et-Türki, ''Bizim dedelerimiz her iki köyde de huzur ve barış içinde yaşamış, onların kimlikleri o günlerde Kürt veya Türk değil dinimiz İslam altında şekillenmiş. Biz bugünde hala kız alıp veririz. Bir köylünün derdi olduğunda onlar bizim yardımımıza koşmuş, onların bir derdi olduğunda da biz de onların yardımına koşmuşuzdur'' diyor.

TÜRK YURTLARI HABER
Yemen'de kalan son Türkler
Osmanlı telgraf subaylarının torunları hala Yemen'de yaşıyor.
Yemen'de 200 yıllık geçmişleri olan Türk asıllı Yemenliler, başkent Sana'ya 150 kilometre mesafedeki Mahvit şehrine bağlı Beytu't-Türki (Türk Evi) ve Beytu'l-Kürdi (Kürd Evi) adlı iki köyde varlığını sürdürüyor.
Yemen topraklarında, Osmanlı telgraf subaylarının bölgeye yerleşmesi ile oluşan Türk ve Kürt köyleri, huzur içinde bir yaşam sürdürüyor. Her iki köy arasındaki ilişkiler bugün hala Anadolu'da sürdürülen gelenekleri andırırken, köyler arasında kız alıp verme ve ''imece'' usulüyle yardımlaşma gelenekleri dikkat çekiyor.
İki gün önce Türkiye'den gelen bir heyetin köylerini ziyaret ettiğini belirten köylüler, bugüne kadar Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Kemal Yurtnaç'tan Türkiye'nin Sana Büyükelçisi Fazlı Çorman'a, valilerden üniversite rektörlerine ve akademisyenlere pekçok konuğu misafir ettiklerini söyledi. Son ziyaretle beraber köylerine Türkiye'den dördüncü resmi ziyaretin yapıldığını belirten köylüler son iki yılda artan ilgiden memnun.
Bölgeye yerleşen ilk Türk, Said Miskal
Her iki köyde de halk, bölgeye yerleşen ve bilinen ilk Osmanlı subayının Said Miskal olarak tanıdıklarını ifade ediyor. Said Subay olarak da çağrılan bu Osmanlı telgraf subayının 1800'lü yılların ortalarında bölgeye yerleştiği tahmin ediliyor.
30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi gereği Yemen'de bulunan Osmanlı askerlerinin en yakın İtilaf devletleri garnizonuna teslim olmasından sonra askerlerin birçoğu İngiliz hükümeti tarafından Mısır'daki esir kamplarına götürülürken, bu kamplardan serbest bırakılan askerlerden bir kısmı İstanbul'a dönmüş, bir kısmı ise dönemin Yemen Devlet Başkanı İmam Yahya tarafından yeniden Yemen'e davet edilmişti.
Daveti kabul eden ve yeni Yemen devletinde görev alan bu subayların birçoğu Sana ve çevresine yerleşirken, Sana'nın kuzeyindeki Mahvit gibi yerlerdeki Türk varlığının ise daha eskilere dayandığı düşünülüyor.
Köy halkı Said Miskal olarak bilinen Osmanlı askerinin 7 oğlunun olduğunu ve onların da çocuklarıyla bölgedeki Türk sayısının arttığını anlatırken, ilerleyen yıllarda çevre köylerden Yemenlilerin buralardan toprak satın almasıyla bölgedeki Türk sayısının azalmış olabileceğini belirtiyor.
Anadolu gelenekleri ve hala kullanılan Türkçe kelimeler
Beytu't-Türki (Türk Evi) ve Beytu'l-Kürdi (Kürd Evi) köylerini ziyaret edenlerin ilk karşılaştığı Anadolu geleneği ''misafirperverlik'' olarak göze çarpıyor. Resmi ziyaretleri büyük bir karşılama töreni ve yerel oyunlarla seremoni haline getiren köylüler misafirlere adeta ikram yarışına giriyor.
Her iki köyde de imece usulüyle yardımlaşma yapıldığını anlatan bölge sakinlerinden Hamid et-Türki, ''Bizim dedelerimiz her iki köyde de huzur ve barış içinde yaşamış, onların kimlikleri o günlerde Kürt veya Türk değil dinimiz İslam altında şekillenmiş. Biz bugünde hala kız alıp veririz. Bir köylünün derdi olduğunda onlar bizim yardımımıza koşmuş, onların bir derdi olduğunda da biz de onların yardımına koşmuşuzdur'' diyor.
Bölgede az da olsa hala birkaç Türkçe kelimenin konuşulduğunu da anlatan köylüler bunlardan en bilinenlerin, ''evet'' ''yok'' ''yavaş yavaş'' ve ''1, 3, 4, 6, 15'' gibi rakamlar olduğunu belirtiyor. Anadolu köylerinde dikkat çeken, ''ihtiyar heyeti ve köy odası'' gelenekleri Türk köyünde hala yaşatılıyor. Köye yerleşen ilk Türk olan Said Miskal'in evinin köy meclisi kullanılamaz halde olduğu için köylüler hemen yanına yeni bir köy meclisi inşa etmiş. Burada öğle saatlerinde bir araya gelen köy sakinleri, sohbet edip misafirlerini ağırlıyor.
Türklerin vasiyeti bu köylerde gömülmek
Yemen'de hayatını kaybeden yüzbinlerce Osmanlı askerinin belirli mezar ve mezar taşlarının olmamasına en büyük neden olarak, vasiyetler gösteriliyor. Her iki köyde de mezar taşı olan bir Türk mezarına rastlanmamasının sebebi bölgede yaşan Türklerin öldükten sonra Türkiye'ye gönderilmeleri değil bu topraklara gömülmesini vasiyet etmesi. Yemen geleneklerinde mezar taşı kültürünün olmaması, hangi mezarın kime ait olduğunu ayırt etmeyi imkansız hale getiriyor.
Köy mezarlığında bölgeye yerleşen ilk Türk Said Miskal veya torunlarına ait izler ise bugünkü köy halkı tarafından ayırt edilemiyor.
Okul kitaplarında Türkler ''işgalci'' olarak anlatılmış
Bugün, köye artan Türkiye ilgisi ile bazı yanlışlıkların da değiştiğini belirten köy sakinleri, artık çocuklarına Türkçe öğretmek ve Türkiye'de üniversite okutmak istediklerini belirtiyor. Geçmişte okul kitaplarında "Osmanlı'nın işgalci olduğunu" okuduklarını hatırlatan bazı köy sakinleri, bu olumsuzluğun hem ders kitaplarının değişmesi hem de köye gelen Türklerin ziyaretiyle giderildiğini ifade ediyorlar.
Bugün köylerinden Türkiye'ye eğitim görmeye gelen 2 gencin olduğunu belirten köylüler, ''Osmanlı buraya kutsal toprakları korumak için gelmiş, o zamanlar İslam dünyasının tek koruyucusu Türklerdi. Bunu şimdi daha iyi anlıyoruz'' sözlerini sık sık tekrar ediyor.
Köyde bugün Türk eseri sayılabilecek küçük bir mescit ve Said Miskal'in ilk evinin odaları ayakta dururken, köy mescidinde bazı Osmanlı işlemelerini görmek de mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder