Milletin namusuna emanet ettiği silahı , "NATO"ya ve "CENTO"ya bağlılık yeminleri ile millete doğrultan "çeteler" tarafından ŞEHİD edilen
Başvekil Adnan beye rahmetler diliyoruz.
Başvekil Adnan beye rahmetler diliyoruz.
.......................
Gürsel: İnönü ASTIRDI
Cemal Gürsel'den tarihi Menderes itirafı
Ulaşılan tarihi belgeler, 27 Mayıs İhtilali’ni yaptıran CHP ve İsmet İnönü’nün, Adnan Menderes’in asılması için de askerlere baskı yaptığını ortaya koydu. İdamlardan dolayı pişmanlığını belirten Cemal Gürsel, mektubunda, “İnönü ve CHP’den gelen baskılara sesimi çıkartamadım. İdam üzerinden demokrasinin kurulamayacağını bu toplum mutlak bir gün anlayacaktır” itirafında bulunuyor.
Giriş Tarihi: 14.4.2015
Merhum Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası götürüldükleri Yassıada'da idam edilinceye kadar işkenceye maruz kaldığını gösteren belgeleri yayınlayan Yeni Şafak, Türkiye tarihindeki bu kara lekenin ardındaki sır perdesini aralamaya devam ediyor. Yeni belgelere göre Menderes ve arkadaşları dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün emriyle asılmış.
Darbeden sonra Cumhurbaşkanı olan Cemal Gürsel, Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamının ardından yazdığı mektubunda pişmanlığını dile getiriyor. Kara Kuvvetleri Komutanı'yken emekli olup İzmir'e yerleştiğini söyleyen ve darbe hazırlığından haberi olmadığını iddia eden Gürsel, 27 Mayıs sabahı Milli Birlik Komitesi (MBK) başına geçmesi için teklifte bulunduklarını ve bu teklifin İnönü tarafından yapıldığı söylenerek apar topar Ankara'ya götürüldüğünü dile getiriyor.
BASKIYLA KABUL ETTİM
Yaşananları mektupta açık şekilde yazan Gürsel şu ifadeleri kullanıyor:
"İnönü ve CHP'den gelen baskılara sesimi çıkartamadım. İnönü, Menderes'in mutlak surette idam edilmesi için mahkeme heyeti ve MBK'ya telkinde bulunuyordu. Haber gönderiyordu. Büyük bir haksızlık yapıldı kanısını hala taşımaktayım. Bu içimde büyük bir yaradır. İdam üzerinden demokrasinin kurulamayacağını bu toplum mutlak bir gün anlayacaktır."
Gürsel mektubunu "Üzgünüm Menderes" diyerek bitiriyor.
İŞTE O MEKTUP
...Emekli olup İzmir'e yerleştim. 27 Mayıs sabahı hiç haberim olmadığı halde yapılan ihtilalin (MBK) başına geçmem için teklifte bulunuldu. Bu teklifin İnönü tarafından yapıldığını söyleyerek apar topar beni Ankara'ya götürdüler. Toplantıdan önce İnönü'nün notu iletildi. İnönü (MBK) başına geçip DP yöneticilerinin yargılanması ve cezalandırılmasının şart olduğunu, başarılar dilediği yazan notu okuduktan sonra kabul etmek durumunda kaldım. ...Menderes'in yargılanmasında tarafsız olmaya çalıştım. İnönü ve CHP'den gelen baskılara sesimi çıkartamadım. İnönü Menderes'in ve yanındaki bakanların mutlak surette idam edilmesi gerektiğini mahkeme heyetine ve MBK'ya sürekli telkinde bulunuyor. Menderes ve arkadaşlarının yargılanmaları, müdahalelerle -adaletsiz şekilde yürüyordu. Menderes ve arkadaşlarına büyük bir haksızlık yapıldı kanısını hala taşımaktayım. İdam üzerinden demokrasinin kurulamayacağını bu toplum mutlak bir gün anlayacaktır.
Üzgünüm Menderes.
Saygıyla
Cemal Gürsel
KİN VE GAREZ ŞİDDETLENECEK
Yeni Şafak, darbe bildirisini okuyan ama daha sonra Hindistan'a sürgüne gönderilen Alparslan Türkeş'in, Cemal Gürsel'e yazdığı mektubun orijinaline de ulaştı.
Türkeş, 7 Eylül 1961'de MBK Başkanı Cemal Gürsel'e, Yüksek Adalet Divanı'nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan bir mektup yazdı. Türkeş, Menderes'in idam edilmesinin ülkenin huzurunu bozacağını söylüyor: Ölüm cezalarının infazı yurtdışında milletimizin ve devletimizin aleyhine tepkilere yol açacaktır. Milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecektir.
Mektupta Türkeş, Gürsel'e, Menderes ve arkadaşlarının idam edilmeleri halinde darbeyi gerçekleştirenlerin millet ve tarih önünde sorumlu olacağını hatırlatıyor.
Yeni Delhi, 7.Eylül.1961
ORGENERALİM,
...Yüksek Adalet Divanı'nın vereceği cezalar içinde idam hükümleri tadil edilerek hafifletmek cihetine gidilmesi çok faydalı olacaktır. Çünkü: a. İdam cezalarının infazı huzursuzluğu artıracaktır. b. Ölüm cezalarının infazı devletimizin aleyhine tepkilere yol açacaktır. c. Ölüm cezalarının infazı halinde milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecektir.
Şu halde bugün Adalet Divanı'nın vereceği kararlarının yalnız 13 KASIM KOMİTESİ'nce incelenmesi hukuki ve meşru olamaz.
Aksi halde millet ve tarih önünde sorumlu olacağımızı hatırlatırım.
Saygılarımla
Alparslan TÜRKEŞ
TÜRKİYE'NİN AYIBI
27 Mayıs cuntasının iftira ve linç kampanyasıyla iktidardan ederek astığı Adnan Menderes'in gelini Ümran Menderes, gazeteye yansıyanları, "Bunlar ne ki" diye değerlendirdi.
Ümran Menderes, o acı günleri şöyle anlattı:
27 Mayıs 1960 Türkiye'nin ayıbıdır. O dönemde Türkeş'in sesi ile irkildik. 27 Mayıs olunca CHP'liler çok mutlu oldu.
Kısmet oldu Menderes'in gelini oldum. Eşim Aydın Bey inançlı biriydi. Kader olduğunu düşündü. Sonuna kadar da babasının yolundan gitti. Ailesi ile görüşme yasaktı. İdam edileceği belli olduğu halde helalleşemiyorlar. Onları idam ettiren heyet, 'Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor' diyordu. Düzmece bir mahkeme. Yeni Şafak'ın bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarması çok güzel. Ailesi ve yakınları tarafından zaten biliniyordu ama bilmeyenler görsün. Belki farklı kanaatleri varsa onlar da doğruyu öğrenmiş olurlar. Bunlar ne ki; ip parası, kapıya asılan idam ilanı parası, bunları aile yaşadı. Daha neler yaşadı. Bunlar biliniyordu. Ama bilmeyenler için güzel bir hizmette bulunulmuş."
Darbeden sonra Cumhurbaşkanı olan Cemal Gürsel, Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamının ardından yazdığı mektubunda pişmanlığını dile getiriyor. Kara Kuvvetleri Komutanı'yken emekli olup İzmir'e yerleştiğini söyleyen ve darbe hazırlığından haberi olmadığını iddia eden Gürsel, 27 Mayıs sabahı Milli Birlik Komitesi (MBK) başına geçmesi için teklifte bulunduklarını ve bu teklifin İnönü tarafından yapıldığı söylenerek apar topar Ankara'ya götürüldüğünü dile getiriyor.
BASKIYLA KABUL ETTİM
Yaşananları mektupta açık şekilde yazan Gürsel şu ifadeleri kullanıyor:
"İnönü ve CHP'den gelen baskılara sesimi çıkartamadım. İnönü, Menderes'in mutlak surette idam edilmesi için mahkeme heyeti ve MBK'ya telkinde bulunuyordu. Haber gönderiyordu. Büyük bir haksızlık yapıldı kanısını hala taşımaktayım. Bu içimde büyük bir yaradır. İdam üzerinden demokrasinin kurulamayacağını bu toplum mutlak bir gün anlayacaktır."
Gürsel mektubunu "Üzgünüm Menderes" diyerek bitiriyor.
İŞTE O MEKTUP
...Emekli olup İzmir'e yerleştim. 27 Mayıs sabahı hiç haberim olmadığı halde yapılan ihtilalin (MBK) başına geçmem için teklifte bulunuldu. Bu teklifin İnönü tarafından yapıldığını söyleyerek apar topar beni Ankara'ya götürdüler. Toplantıdan önce İnönü'nün notu iletildi. İnönü (MBK) başına geçip DP yöneticilerinin yargılanması ve cezalandırılmasının şart olduğunu, başarılar dilediği yazan notu okuduktan sonra kabul etmek durumunda kaldım. ...Menderes'in yargılanmasında tarafsız olmaya çalıştım. İnönü ve CHP'den gelen baskılara sesimi çıkartamadım. İnönü Menderes'in ve yanındaki bakanların mutlak surette idam edilmesi gerektiğini mahkeme heyetine ve MBK'ya sürekli telkinde bulunuyor. Menderes ve arkadaşlarının yargılanmaları, müdahalelerle -adaletsiz şekilde yürüyordu. Menderes ve arkadaşlarına büyük bir haksızlık yapıldı kanısını hala taşımaktayım. İdam üzerinden demokrasinin kurulamayacağını bu toplum mutlak bir gün anlayacaktır.
Üzgünüm Menderes.
Saygıyla
Cemal Gürsel
KİN VE GAREZ ŞİDDETLENECEK
Yeni Şafak, darbe bildirisini okuyan ama daha sonra Hindistan'a sürgüne gönderilen Alparslan Türkeş'in, Cemal Gürsel'e yazdığı mektubun orijinaline de ulaştı.
Türkeş, 7 Eylül 1961'de MBK Başkanı Cemal Gürsel'e, Yüksek Adalet Divanı'nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan bir mektup yazdı. Türkeş, Menderes'in idam edilmesinin ülkenin huzurunu bozacağını söylüyor: Ölüm cezalarının infazı yurtdışında milletimizin ve devletimizin aleyhine tepkilere yol açacaktır. Milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecektir.
Mektupta Türkeş, Gürsel'e, Menderes ve arkadaşlarının idam edilmeleri halinde darbeyi gerçekleştirenlerin millet ve tarih önünde sorumlu olacağını hatırlatıyor.
Yeni Delhi, 7.Eylül.1961
ORGENERALİM,
...Yüksek Adalet Divanı'nın vereceği cezalar içinde idam hükümleri tadil edilerek hafifletmek cihetine gidilmesi çok faydalı olacaktır. Çünkü: a. İdam cezalarının infazı huzursuzluğu artıracaktır. b. Ölüm cezalarının infazı devletimizin aleyhine tepkilere yol açacaktır. c. Ölüm cezalarının infazı halinde milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecektir.
Şu halde bugün Adalet Divanı'nın vereceği kararlarının yalnız 13 KASIM KOMİTESİ'nce incelenmesi hukuki ve meşru olamaz.
Aksi halde millet ve tarih önünde sorumlu olacağımızı hatırlatırım.
Saygılarımla
Alparslan TÜRKEŞ
TÜRKİYE'NİN AYIBI
27 Mayıs cuntasının iftira ve linç kampanyasıyla iktidardan ederek astığı Adnan Menderes'in gelini Ümran Menderes, gazeteye yansıyanları, "Bunlar ne ki" diye değerlendirdi.
Ümran Menderes, o acı günleri şöyle anlattı:
27 Mayıs 1960 Türkiye'nin ayıbıdır. O dönemde Türkeş'in sesi ile irkildik. 27 Mayıs olunca CHP'liler çok mutlu oldu.
Kısmet oldu Menderes'in gelini oldum. Eşim Aydın Bey inançlı biriydi. Kader olduğunu düşündü. Sonuna kadar da babasının yolundan gitti. Ailesi ile görüşme yasaktı. İdam edileceği belli olduğu halde helalleşemiyorlar. Onları idam ettiren heyet, 'Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor' diyordu. Düzmece bir mahkeme. Yeni Şafak'ın bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarması çok güzel. Ailesi ve yakınları tarafından zaten biliniyordu ama bilmeyenler görsün. Belki farklı kanaatleri varsa onlar da doğruyu öğrenmiş olurlar. Bunlar ne ki; ip parası, kapıya asılan idam ilanı parası, bunları aile yaşadı. Daha neler yaşadı. Bunlar biliniyordu. Ama bilmeyenler için güzel bir hizmette bulunulmuş."
:::::::::::::::::::::::::::::::
Cemal Gürsel'den Ethem Menderes'e mektup
https://tr.wikisource.org/wiki/Cemal_G%C3%BCrsel%27den_Ethem_Menderes%27e_mektup
Ankara
3 Mayıs 1960
Aziz vekilim;
Dün geceki konuşmalarımızdan cesaret ve ilham alarak zât-ı âlilerine, memleketin huzur ve istikrarı için alınması lâzım gelen tedbir ve kararlar hakkında düşüncelerimizi arz etmeyi millî ve vatanî bir vazife bildim.
Sayın Başvekilin açıklamalarını dinledim ve okudum; bunlarda, benim düşüncelerimin kabulüne müsait bir zeminin henüz mevcut olmadığı aşikâr olarak belli ise de, gene de görüşlerimin sizlere iblâğının zarurettine inanıyorum.
Muhterem Vekilim; şu hakikatı kabul etmek lâzımdır ki, Kayseri hâdiseleriyle başlayıp son karar ve feci olaylara kadar devam eden vak'alar vatandaş ruhunda derin tesirler ve Hükûmete karşı telâfisi güç hoşnutsuzluklar yaratmıştır. Hele Ordunun talebelere karşı akılsızca kullanılması, işin vehametini arttırmış, Ordu mensuplarında da huzursuzluk ve güvensizlik hisleri belirmiş, korkulan şey olmuş, Ordu politikaya karıştırılmıştır.
Sayın Vekilim;
Bu ahvâl küçümsenecek, cebir ve şiddetle geçiştirilecek şeylerden değildir. Memleket, Hükûmet ve Partinin düştüğü bu müşkül vaziyeti kurtarmak için sükûnetli fakat ciddi ve zecri tedbirler almak lâzımdır. Bu tedbirler şunlar olmalıdır:
1 - Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. Cumhurbaşkanlığına Sayın Adnan MENDERES getirilmelidir. Bu muhterem zatı her şeye rağmen Milletin çoğunluğunun sevmekte olduğuna kaniim, bu sevgiden istifade edilerek kırılanların gönülleri alınmalı ve millete yeniden güven telkin edilmelidir.
2 - Kabine'de iyi kabul edilmeyen ve suihalleri bütün memlekete yayılmış bulunan zevat çıkartılmalı ve yeni kabine mutlak dürüst, makûl, zorcu değil, adalet ve şefkat hissi taşıyan zevattan kurulmalıdır.
3 - İstanbul, Ankara valileri ve Emniyet Müdürleri süratle değiştirilmelidir.
4 - Son çıkarılan ve Tahkikat Komisyonları ihdas eden Kanun kaldırılmalıdır.
5 - Ankara Örfi İdare Kumandanı değiştirilmelidir.
6 - Partilerin Ocak, Bucak teşkilâtı kaldırılmalı, sadece Vilâyet merkezlerinde mümessiller bulundurulmalıdır.
7 - Parti faaliyetleri azami senede iki defa Vilâyet merkezlerinde ve mahdut partililerle yapılmalıdır.
8 - Mevkuf gazeteci bir af kanunu ile kısa zamanda tahliye edilmelidir.
9 - Son hadiseden tevkif edilen talebeler tedricen serbest bırakılmalıdır. İlim müesseseleri yeniden faaliyete geçirilmelidir.
10 - Şimdiye kadar çıkarılan bütün antidemokratik kanunlar tedricen kaldırılmalıdır.
11 - Vatandaş, hürriyet ve eşit muamele hakkına mutlak surette riayet edilmelidir.
12 - Ordunun mesêleleri süratle hal edilmelidir.
13 - Din istismarcılığından vazgeçilmelidir.
14 - Suistimaller oluyor mu bilmiyorum. Fakat olduğu hakkında umumi bir kanaat mevcuttur ve milletin, Hükûmete karşı itimatsızlığına sebep olmaktadır. Bu gibi kötülüklerin şiddetle bertaraf edilmesi lâzımdır.
15 - Müstesna zamanlar ve günler haricinde hükûmet büyükleri ile memleket gezilerinde sayısı büyük vatandaş toplulukları ile karşılamalar yapmak usulü kaldırılmalıdır.
Çok Muhterem Vekilim;
Bu yazdıklarım aslâ bir parti ve politika mülâhaza ve tesiriyle değildir.
Memleketin durumunun bu tedbirlerin alınmasının zarurî kıldığına inandığım için arz ediyorum. Sizlerin vatanperverlik ve vicdanlarınıza hitap ediyorum. Memlekette çok şeyler yaptığınız muhakkaktır, fakat bu da aslâ kâfi değildir. Bu yapılan işleri müstemleke idareleri de yapar, yapıyor ve yapmıştır.
Asıl mühim olan toplumun ruhunda yaşama şevk ve azminin geliştirilmesi, hak ve hürriyet aşkının kökleştirilmesi ve vatandaş idrakinin yüksek ve necip hislerle donatılmasıdır. Olaylar bu yolda olmadığımızı göstermektedir. Talebelerin hürriyet duygusu ile yaptıkları mâsumane tezahürata karşı, idarecilerin hatası yüzünden kıtalar sevk edilmesi ve onların desteği ile emniyet kuvvetlerinin ilim yuvalarının içine kdar girerek talebeleri, profesörleri ile beraber coplarla ve kursuşnlarla tedip etmesi feci bir şeydir.
O hengamede kız talebelerin yürekler parçalayan çığlıklarının analar, babalar ve halk ruhunda onulmaz yaralar açacağını ve açtığını anlamamak, memleketin huzuru bakımından büyük hata olduğuna kaniim. Bizim gençlerimizde hak, adalet ve hürriyet duygularının gelişmesinden ve kemâlinden memnun olmamız lâzım gelmez mi? İstikbâli hissiz, duygusuz mütstemleke ruhlu, yalnız maddeci bedbaht insanlara mı bırakmak istiyoruz.
Sayın Vekilim, maruzatım muhakkak ki çok mühim ve hatta çok cüretkâranedir. Fakat memleket için, millet için, Hükûmet ve hatta partilerin selâmeti için dikkate alınması lâzımdır ve hatta çok lâzımdır.
Derin ve sonsuz hürmetlerimi sunarım.
(imza)
Kara Kuvvetleri Kumandanı
Orgeneral
Cemal GÜRSEL
(Ethem Menderes bu mektubu Adnan Menderes'e vermemiştir)
///////////////////////////////////////////
///////////////////////////////////////////
//////////////////////////////
"O mektubu okuyabilseydim Menderes idam edilmezdi"
Yassıada Duruşmaları'ndan çarpıcı fotoğraflar
https://www.haberturk.com/gundem/haber/553379-o-mektubu-okuyabilseydim-menderes-idam-edilmezdi
ALPER URUŞ'UN YAZI DİZİSİ-3-
Adnan Menderes’in avukatı Burhan Apaydın, son savunmasında Mahkeme Başkanı Başol’un kendisini konuşturmadığını, ardından tutuklandığını söylüyor ve şöyle diyor: “Duruşmada Cemal Gürsel’in yazdığı mektubu okuyacaktım. Eğer bunu yapabilseydim idamlar olmayacaktı.”
Canan İSPİR / AHT
Canan İSPİR / AHT
27 Mayıs 1960 yılında yapılan askeri darbe sonrasında tutuklanan dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idamlarının üzerinden tam 49 yıl geçti. Yassıada’da yapılan yargılamada halkı isyana teşvik suçundan tutuklandığı için müvekkili Adnan Menderes’in son savunmasını yapamayan 84 yaşındaki avukatı Burhan Apaydın, tamamlayamadığı savunmasını gelecek ay piyasaya çıkacak “Savunma” adlı kitabında anlattı.
‘BENİ KORUMAK İSTEMİŞ’
Kitaptaki en önemli ayrıntı hiç kuşkusuz darbe sonrası başa gelen Cemal Gürsel’in Kara Kuvvetleri Komutanı iken dönemin Savunma Bakanı Ethem Menderes aracılığıyla Adnan Menderes’e yolladığı mektup. Apaydın “Cemal Gürsel’in, Menderes’e yolladığı mektubu okumama izin verilseydi hem darbenin meşruluğu ortadan kalkacak hem de idamlar kaldırılacaktı” diyor.
Apaydın, kitapta mektuba şu sözlerle yer veriyor: “İkinci kez tutuklanmam darbe sonrası başa gelen Cemal Gürsel’in Kara Kuvvetleri Komutanı iken dönemin Savunma Bakanı Ethem Menderes aracılığıyla Adnan Menderes’e yolladığı mektubu duruşmada okumak istemem üzerine oldu. Gürsel ‘Halk sizi seviyor. Celal Bayar’ı bir kenara itip siz reis-i cumhur olun’ diye bir mektup yazmış. Ancak ihtilalin ardından bu dosyaya konulmadı ve mektupta sanki Menderes’in diktatörlüğe gittiğinin yazıldığı iddia edildi. Bu mektubu okumak isteyince Menderes, ‘Bu çatı altında devlet başkanının adının geçmesini devletin menfaatlerine aykırı görüyorum’ diyerek beni engelledi. Mahkeme Başkanı Salim Başol da kendisiyle konuşmama müsaade etmedi. Ben ‘müvekkilimin talebine değil, vicdanım ve yasalara tabiyim’ diyerek okumaya çalışsam da bir anda elektrik kesildi ve mikrofon çalışmadı. Ses duyulmadı ve Salim Başol, beni dışarı attırdı. Bu olay sonrasında da Balmumcu Askeri Cezaevi’nde 6.5 ay yattım. Sonradan öğrendim ki Menderes’i tehdit etmişler o da beni korumak için mektubu okumama izin vermemiş.”
Dış basındaki yorumlar idama gerekçe oldu
Burhan Apaydın, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Mahkeme hâkimleri yabancı dil bilmeden yabancı basında Menderes hükümeti hakkında çıkan haberleri delil olarak kabul ediyordu. Amerika Dış Münasebetler Komisyonu Başkanı Fulbright’ın 1 Mayıs 1960 günü BBC’de yayınlanan röportajında sarf ettiği ‘Bugünkü Türk Hükümeti’nin diktatoryal tutumunu ilk defa fark etmiş değilim. İktidara gelişlerinden pek az sonra gazeteleri kapatmaya başladılar’ şeklindeki yorumu idamların gerekçesi oldu.”
‘Adaya yiyecek götürmeyin tel örgülere yaklaşmayın!’
Demokrat Partililer için Yassıda mahkemeleri ve idamlara giden sürecin başlangıcı olan 27 Mayıs 1960 darbesinden 4.5 ay sonra 14 Ekim 1960’ta Yassıada duruşmaları başladı. Devrik hükümetin sanık konumundaki üyeleri için verilen kararlar 11 ay 1 gün sonra, 15 Eylül 1961’de okundu. Bu süre boyunca duruşmaların yapıldığı Yassıada’ya 150 bine yakın izleyici ve basın mensubu gitti. Yassıada’ya gidebilmek için Dolmabahçe’deki irtibat bürosuna başvuranlara verilen tarihi “Yassıada Broşürü”nde hem darbenin gerekçeleri hem de adada neler yapılması gerektiği ayrıntılarıyla anlatılıyordu. Milli Birlik Komitesi’nce (MBK) hazırlatılan tarihi broşürde 27 Mayıs’ın anlamı idamla yargılanan DP’lilerin yakınlarına ve davayı izleyecek olanlara şöyle anlatıldı:
‘ASİL HEYECAN’
“27 Mayıs İnkilâbı, büyük milletimizin yıllarca zaptedilmiş asil heyecanından doğmuştur. 27 Mayıs,memleketimizi fiili bir hukuk ve demokratik düzeye kavuşturmuş, İkinci Cumhuriyet Anayasası’na fiili bir dinamizm vermiş ve onun yaşama gücü ve garantisi olmuştur. Şanlı Ordumuz ve onun temsilcisi olan M.B.K.si, bütün neticeleri ile birlikte 27 Mayıs İnkilâbı’nın, asil Türk Milleti’ne ait olduğu hususunda beslediği samimi kanaatini asla terk etmeyecektir.”
‘NÖBETÇİ ATEŞ EDER’
Duruşmaları izleyecek olanlara Yassıada’ya gidişte, mahkeme salonunda ve adadan dönüşte nasıl davranacakları da en ince ayrıntısına kadar anlatılıyordu. İşte adaya gidenlerden istenilenlerin kısa özeti: “Adaya yiyecek ve içecek götürmeyiniz. Üzerinizde ses kayıt cihazı, film ve fotoğraf makinesi, kesici veya patlayıcı madde bulundurmayınız. Hoparlörlerle verilecek talimatlara dikkat ediniz. Vapurda, giriş kartınızdaki vapur yer numaranıza oturunuz. Tuvaletten başka bir sebeple salonu terk etmeyiniz. Adada, yasak bölge tel örgülerle çevrilmiştir. Tel örgülere yaklaşmayınız. Nöbetçiler ateş eder.Mahkeme salonunda dolaşmayınız, lehte ve aleyhte tezahürat yapmayınız ve yüksek sesle konuşmayınız.”
TARİHİ KARİKATÜR
İktidarda kaldığı on yıllık süre boyunca baskı yaptığı gerekçesiyle eleştirilen ve 27 Mayıs darbesiyle son bulan DP hükümeti tarihi Yassıada Broşürü’nde karikatürize de edildi.
Yabancı basın mensuplarının da anlayabilmesi için İngilizce açıklamayla sunulan karikatürde Milli Birlik Komitesi’nin (MBK) DP’li hükümet üyeleri ve vekillerinnin Yassıada’ya adaletin gereği olarak götürüldüğü anlatılıyordu. Karikatür, on yıl boyunca iktidarda kalan hükümetin basını etkisiz hale getirdiğine, gençliği ezdiğine ve muhalefeti taşa tuttuğuna dikkat çekiyordu.
BİTTİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder